En iyi yaptığımız şeylerden birini size söyleyeyim mi? Bize zararının dönmeyeceğini düşündüğümüz durumlarda usulca arkamızı çok güzel bir şekilde dönebilmek. Zararın kendimize taraf geleceğini hissettiği anda da çıngarı koparmak ve adalet dağıtıcısı bir erdem timsaline dönmek.
 
Ne de güzle değil mi, bu hangi kültürün öğrettiği ahlak ola ki? Bu hangi terbiyenin sonucu ve başarısı olabilir. Nasılda güzel işlenmiş bide sinelere. Yaşlısından tutunda en küçük ferdimize kadar herkes yüksek lisans yapmışta doktorasını tamamlar bir halde profesyonel hem de.
 
“Ey insanlar, bir kul insanlar onun elinden ve dilinden salim kalmadıkça Müslümanlardan sayılmaz. Komşusu onun zararlarından emin olmadıkça imanın kemal mertebesine ulaşamaz. Amellerinizin akıbetlerini yani kabule şayan olup olmadıklarını ecel sahifeleriniz dürülüp ömrünüz nihayete erince anlayacaksınız. Ey insanlar, mü’minin niyeti amelinden daha hayırlıdır. Fasıkın da kötü olan niyeti amelinden daha kötüdür” H.ş.
 
Ecel sahifelerimiz dürülüp ömrümüz nihayete erince bitecek vadelerin bitmediğini sanan biz Allah’ın kulları, ikiyüzlü kurnazlıkları bırakıp gerçekten de Allah’ın ipine sımsıkı sarılmalıyız. Doğru olmalıyız. Yay gibi değil ok gibi doğru olmalıyız..
 
Bakın sizde şöyle usulca bir çevrenize iş ortamınızı düşünün, ne kurnazlıklar, ne tür uyanıklıklarla biri diğerinin işini zorlaştırmaya çalışmakta, bizzat kendi işi olan şeyleri karşıdakine yüklemeye çalışmakta. Ya da komşularınıza bir bakın üst katında gelecek küçük bir çöpe kıyametler koparan efendi her an alt komşusunu olanca rahatsız ettiğini fark etmek istemez. Şimdi düşünün bir seyehate çıkacaksınız ve evinizin anahtarını kaç komşunuza bırakabilirsiniz? Hani “komşusu açken tok yatan bizden değildir” hadisi var ya onu “ komşumun, akrabamın, dostumun her hali bana batıyor” olarak algılar olmuşuz maalesef.
 
Belki zekât kadar önemli olan bir şey söyleyeyim mi. Darda olan mümin kardeşine borç vermek ve işini görmek. Bakın bir etrafınızdaki bankalara. Televizyonlarda zılgıt çalıyorlar keyiften. Neden mi kimse kimseye borç para vermeye güvenemiyor diye. Neden güven kalkmış çünkü kimse kimsenin parasını geri ödemede hassasiyet göstermemiş. Dilini yandırmış müminler birbirlerinin.
 
“ Emin” sıfatı çalınmış müminlerden. Eminlik vasıfları şaşkınlık veren haberlerde ancak. “ Filan kişi bulduğu parayı sahibine vermiş “ vay nede büyük başarı. Bu Allah’ın namaz emri gibi yapılması gereken net bir fiil ki, meziyet mi sanılıyor. Ne acı. Ha bide bu durum babaların evlatlara
 
nasihatnamelerinde, feysler de uçuş şovları yapıyor. “ Aman oğlum kimseye güvenme. Aman evladım sen karşıdakini ondan önce ısır ki onun canı yansın. Acıma acınacak hale gelirsin. Deveye diken…,vb. bu ifadelerin profesyonelleşmişleri paylaşım sitelerinde dolu. Paylaşım rekorları kırıyor bide.
 
Ta ki biz bu ne idüğü belirsiz ithal fast foot yaşam kültürünü, tüketim kültürünü tüm İslam alemi olarak bırakırız işte o zaman özümüze döner ve güvenilir müminler, oluruz, ve bu zulümlere karşı da hakkıyla birlik olabilen çalışkan, erdemli güçlü bir İslam dünyası oluşturabiliriz ancak….. 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner24

banner49