Üniversitemizde rektörlük yarışı sona yaklaşırken seçilecek yeni rektörümüzden Urfa’mız için yeni bir vizyon ve kalite adına güzel katkılar sağlaması temennilerimle.
Eğitim, hakkında fikir yürütülen en etkin konuların başında gelir. Ancak ağırlıklı olarak kamuoyu ilk ve orta öğretim aksaklıkları hakkında oluşur sanırım. Ancak arada bir yüksek öğretiminde hatırlanması gerektiği kanısındayım.
Bugün itibarı ile Türkiye’de 108 devlet, 72 özel üniversite bulunmakta. Ama 2 milyonluk Urfa’mızda hala özel bir üniversite bulunmamaktadır.
Bütün kurumlar insanlar için açılır. Eğitim kurumları ise insanların işlendiği birer atölye olarak kıymet ve önem itibari ile ucu açık bir konumdadır. Bu anlamda üniversiteler sağlık, eğitim, hukuk, teknik, sanat, spor, iletişim, ekonomi konularında toplumun ihtiyaçları doğrultusunda son kapı olarak kalifiye insan yetiştirirler.
Ancak bugün üniversiteler bu anlamda kuruluş amaçları doğrultusunda mezun vermek yerine kısa yoldan mezun edip maaş alabilir bireyler fabrikası bakış açısı ile karşımızda duruyor sanırım.
Ki bu maaşa ulaşmakta yine dershane yine sınavlar sonucunda olabilmekte maalesef. Bana göre Türkiye’de birçoklarımız mezuniyet belgelerimizle kalifiye olmuyoruz. Bilim insanı, araştırmacı; asla. Aksine mezuniyet sonrası girdiğimiz işteki pişme oranımızla öğreniyoruz mesleklerimizi.
Sadece ulusal düzeyde değil, uluslararası alanda da nitelikli eleman açığını kapatabilecek, çağdaş, bilim üretebilen, yenilikçi, Ar-Ge yapabilen elemanların yetiştirilmesini lazım.
2014-2015 Dünya Üniversiteleri listesi İlk 200 arasında 4, ilk 400 arasında ise 6 üniversite var. ODTÜ’nün 85. sırada olduğu listede Boğaziçi 139., İTÜ 165., Sabancı 182., Bilkent 201-225 bandında, Koç ise 301-350 bandında yer aldı. Üniversiteler, öğrenme ve eğitim ortamı, bilimsel atıf ve araştırmalar, araştırma faaliyetlerinin hacmi, geliri ve tanınırlığı, uluslararası profil, sanayi gelirleri ve bilgi aktarımı olmak üzere 5 ayrı başlıkta değerlendiriliyor.
Malesef, bugün en ünlü iş adamları iktisat mezunu değillerdir, ya da bir Şener Şen sinema, İbrahim Tatlıses konservatuar mezunu değil. Bir elektrikçi kalfasının güven ve beceri sınırları birçok elektrik mühendisinin çok çok üstündedir.
Özellikle Urfa’m ziraatin ilk kalbi iken bugün Türkiye’nin en etkin ziraat fakültesi olarak yetiştirdiği mezunlarına bir kere olsun bir ürünün baştan sona yetiştirilmesini birebir uygulatmış mıdır binlerce dönümlük üniversite arazilerinde.
Bilmiyorum belki bilmediğim birçok şey vardır ama ben bir yerel veya ulusal gazetede düzenli yazıları olan ve konusundaki gelişmeler hakkında yazı yazan bir üniversite hocası görmedim. Ama kuru bir inat uğruna düşük notu meziyet bilip takıntılarından kurtulamayanları duydum. Mesela eski Urfa domatesi tohumlarımız ne oldu veya neden kısır olan tohumlar bu kadar yaygınlaştı. Ya da Urfa’da yetişecek alternatif ürün araştırmalarını, etkin sulama teknikleri hakkında bilimsel paylaşımlar yapan.
 
Bu anlamda vakıf üniversiteleri de sorgulanmalı. Sırf ticaret veya ideoloji kaygılarıyla açılan eğitim kurumlarından kimselere bir fayda gelmez. Öncelik bilim ve uygulanabilirlik esası olmalıdır kesinlikle.
Sonuç olarak bireyselleşebilme kabiliyetlerimizi, erdemlerimizi geliştirmeden ne ilk-orta nede yüksek öğretimde pekte iyi zaferler kazanabileceğimize inanmıyorum. Ancak iyi birer taklitçiler olabiliriz belki… 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner24

banner49