Mehdi kelime anlamıyla  "Hidayete erdirilen ya da hidayete vesile olan" anlamlarına gelir. Hidayet ise doğru yol demektir.  Bu da demek oluyor ki dejenere ettiğimiz bu kavramı daha fazla telef etmeden doğru anlamını irdelemeliyiz.
Bugün insanları oyalamanın ve kandırmanın en kolay ve etkili yolu maalesef ki din başta olmak üzere insani hassasiyetler kullanılarak, ulaşılmaz kurtarıcılarla narkozlayıp uyutulması becerisidir.
Konumuza kaynak olan ve dini bir içerikle yıllarca insanlarda sorgulamayı engelleyen çoğu zaman kuru bir teslimiyetle bel bağlanan bu kurtarıcılık kavramının iyice irdelenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Resullulah dahi Kuranı Kerimde “…ben bana ve size ne olacağını bilmiyorum…” Ahkaf 9 demişken bazı kendinden fazlasıyla emin insanlarca tüm insanların tek vazgeçilmezinin kendileri veya öldüğü halde etkilerinin sürdüğünü iddia ettiklerinde olduklarının kabulünde  ısrar etmeleri birhayli manidardır maalesef. Hatta öyle ki hesap günü felan kişilere bağlı olanların transit cennete gideceğine dair iddialar ve buna inananlar o kadar çok ki bu konuda görüş belirtmek dahi cesaret gerektirici bir durum olup çıkıyor.. Yani iki dünya da garanti ne güzel…
Feto bu profili en açık örnek oldu. Peçetesini, tırnağını dahi kutsayacak bir narkozla insanları güdüp durmuşlardır bu ve birçokları.
Bu anlamda okullarda değer eğitimi adına verilmesi gereken en ciddi konunun “birey” olma bilincinin olması gerektiği daha iyi anlaşıldı diye düşünüyorum.
Birey olmak yeterli mi elbette hayır, iyiliğin tavsiyesi, kötülüğün önlenmesi çabalarıyla oluşacak salih toplumlar gerektir ki adalet, güven ve merhamet hakim kalsın ve Rabbimizin adı barış içersinde topluca yüceltilebilsin. Birlikte yaşayabilme hukuku içselleşsin, hayatı zehir edecek zulüm ve fitneye karşı birlikte gard alınsın.
 “Ya birlikte kardeş gibi yaşamayı öğreneceğiz ya da aptallar gibi hep beraber yok olacağız.” Diyor ya Martin Luther King tam da şu an ki ortadoğuda birbirini öldürmekte mahir kandırılmış beyinleri tarif ediyor. Bu anlamda Türkiye toplumu birlikte kardeş gibi yaşamayı tercih ettiğini bir kez daha ıspatladı 15 Temmuzda.
15 Temmuz gecesi bazı arkadaşlardan şu sözü duymuştum. “ İşte filan zat demeseydi işte filancılara ait şu kadar kişi çıkmasaydı…” acı, bir insan evine hırsız girmişken hırsızı kovalamak için belli kişilerin himmetini bekliyorsa ben onların kişiliklerinde bir acziyet olduğunu düşünürüm.
İşte temel sorun bu kendi doğruna emir almadan ulaşmaya çalışabiliyorsan sen de bir mehdisin. Ve de insanların birey olmasında ve hayrı hatırlatmada emek sarf edebiliyorsan.  Aksi halde sen sadece çok amaçlı bir kullanım malzemesi olur çıkarsın maalesef.
Bugün özellikle inanan insanlar durup biraz düşünmeli ki Allah’ın Kuranda en çok dikkat çektiği konudur düşünmek, sorgulamak. İnsanlar mensubu oldukları toplulukların herhangi bir hatasını eleştirebiliyorlar mı, özellikle topluluğun temsilcisi olan kişiyi rahatlıkla eleştirebiliyorlar mı yoksa kutsuyorlar mı körü körüne? Öyle ya Allah’u Teala Ayetinde  Peygamber için "Ey iman edenler! 'râina' bizi güt demeyin, 'unzurna' bizi gözet deyin ve iyi dinleyin, kâfirler için elemli bir azap vardır."(Bakara 104) diyerek en başta inanların güdülmemeleri gerektiğine dikkat çekmiştir.
En başta kendimiz sonra yakınlarımızve tüm insanlıkla ve de belki tüm canlılarla etkileşim ve sorumlulukları olan bizler Allah’ın rızası adına güzel uyarıcıları ve dostlamızın olması büyük bir şans olabilir ancak tüm uyarıları ve uyarıcıları sorgulamadan kabullenin de sonumuz olabileceğini unutmamalıyız.
Ve hesap günü tek başımıza olacağımızı da unutmamalıyız…
Saygılarımla… 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner24

banner49

banner48