90.000 şehit. Tek kurşun atmadan...
 
 
 
      “22 Aralıkta Enver Paşa’nın emriyle 120–125 bin civarında Osmanlı askeri dondurucu soğuğa rağmen yollara sürülmüştü. Bölge senenin dört ayı boyunca karlarla örtülüydü. Kar yükseklikleri kimi yerlerde bir metreyi geçiyordu. Zemheriler diye bilinen en soğuk günlerdi. Sıfırın altında kırk dereceye düsen soğuk, düşmandan daha düşmandı. Yapılan harekât plânına göre 9. Kolordu Sarıkamış Dağları’nı, 10. Kolordu ise Allahuekber Dağları’nı aşarak Rusları Sarıkamış’ta kuşatıp imha edecekti.”
 
      “Gündüz başlayan yürüyüşte çarıkları yumuşayan askerlerin çarıkları gece donmaya, bir mengene gibi ayaklarını sıkmaya baslar. Adım atmak neredeyse imkânsızdır. Nereden bileceklerdi ki kışlık kıyafetlerini taşıyan gemilerin de Ruslar tarafından batırıldıklarını. Askerler olduğu yerde zıplar, atlar, kendini karların içine vurur ve ayaktan başlayan donma yavaş yavaş tüm vücuda yayılır. Düşeni kaldırmamak için emir vardır. Zaten kimsede de kimseyi kaldıracak güç kalmamıştır. Neferler ordunun işaret tasları gibi yollara dizilirler. Kimi çömelmiş, kimi oturmuş, kimi yuvarlanmış, kimi bir ağacın gövdesine dayanmış kardan heykellere dönüşürler.”
 
 
 
      İhtiras... Almanlar, Türkiye’ye giden trenlerin üzerine “Enverland’a (Enver’in Ülkesi’ne) gider” yazmışlar ya. Büyük İskender sanmış kendisini Orduların başkomutan vekili 34 yasındaki Enver Pasa. Kendisini uyaranlara inat, bir hırs uğruna ölüme yollamıştır onca canı, ciğerpareyi.
 
 
 
“Askerler! Hepinizi ziyaret ettim. Ayağınızda çarık, sırtınızda paltonuz olmadığını gördüm. Lâkin karsınızdaki düşman sizden korkuyor. Yakin zamanda Kafkasya’ya gireceğiz. Orada her türlü nimete kavuşacaksınız. İslâm Âlemi’nin bütün ümidi sizsiniz.”
 
 
 
      Der ve 5 Ocakta sonlanan facianın ardından hiçbir şey olmamış gibi İstanbul’a döner. Arkasında binlerce kefensiz kar çiçeği bırakarak...
 
 
 
      Geçmişten bugüne ve bugün de dâhil olmak üzere Allah rızası için bu coğrafyalarda bin bir sıkıntılarla canını veren ve vermeye hazır o kadar çok insan vardır ki. Ancak insan giden cana üzüldüğünden çok göz göre göre kesilen fermanlarla ölen imanlı insanlarımıza kahroluyor. O gün yaşanan olaylarla son yıllarda yaşanan ölümlerin bazı ortak yanlarını fark etmeyen yoktur sanırım.
 
 
 
Hep masumlar ölüyor. Ki cellâtlar da nedense aynı terzilerin diktiği yeşil elbiselerle kuşanmış halde. Taliban tarafından İslam adına çoğu da çocuk olmak üzere 141 canın katledilişinin üzerinden birkaç gün geçti değil mi? İçinde Müslüman’ım diyenlerin bulunduğu bölgeler yıllardır kan duruyor mu hiç? Taşeronlar İşid, Taliban, el kaide, Boko haram gibi ne tür bir altyapıya sahip olduğu belirsiz proje lejyonerleri… Daha bir iki gün önce emniyet caddesin de altı şahsın kendi doğrularını yaşatma adına kadın resimleri olan dükkânlara baskı ve taciz yoluyla huzursuzluk çıkarma denemeleri olmuş. Deli mi Suriyeli mi veya yabancı ajan mı oldukları belirsiz bu tür insanların şerrinden Rabbim insanlarımızı korusun. Umarım sürekli tekrarlanan gizli tezgâhlara bizim insanımız gelmez de çekilmek istenilen cehenneme düşürülmeyiz. Bu yüzden bilinçlerimizi iyice sorgulamalı ve yapay etkilerle kurban gitmemek için elimizden geleni yapmalıyız
 
 
 
Allah, Sarıkamış’ta ve dünyanın her yerinde kendi rızası için öldürülen tüm masumları Rahmeti ile karşılasın ve kalan bizlere de onurlu ve imanlı kalabilme bilinçleri nasip etsin…
 
 
 
Saygılarımla… 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner24

banner49