Bırakın 17 Aralık’ı uzun zamandan bu yana ülke olarak nereye gidiyoruz hakkında bir bileniniz varsa ne olur bir adım öne buyursun?
     Bu köşemden defalarca ‘Hukuk, yargı, adalet bir gün bizlere de lazım olur’ diye haykırıp durdum!
      Ne oldu?
      Ülke olarak bugün ne yazık ki var olduğunu iddia ettiğimiz Hukuk’a Hukuksuzca çarpıp durur hale geldik.
      Kime güveneceğimizi bilemiyoruz.
      Adliye’de Hâkim ile Savcılar karşı karşıya!
      Savcı Hâkimden gözaltı, arama ve yakalama için karar çıkartıyor ama Savcının isteğini Polis hesaba almıyor!
      Polis Polisi takip ediyor!
      Polis müdürü Savcıyı görmezden gelip, soluğu Valinin yanın da ya da siyasetçinin yanında yer alıyor.
      Vali kimseyi takmıyor!
      Bakan kanun ve yasa nedir bilmiyor!
      HSYK aile içi tam bir kavgaya tutuşmuş durumda!
      Mecliste yumruklar, tekmeler havada uçuşuyor! Kanun ve yasalar hiçe sayılıp bir anda yeni yasalar, kanunlar hazırlığı içine giriliyor. Kısacası sucu, bucu, ondan, bizden türünden içinden çıkılması güç bir ilmiğe dolanıp durmuşuz vesselam…
       Gidişat iyi değil.
       Dışarıdan bakıldığında da bu açıkça görülmekte.
       Otoritenin kaybolduğu yerde her şey olur misali, ne yazık ki ülkemiz Dünya Ajanlarının cirit attığı adres haline geldi… Sabah uyandığımızda birisi ortaya bir şey atıyor, 76 milyon o işin içinden çıkamaz duruma geliyor.
        Peki, bizler buna gerçekten ne kadar layığız?
        Ne oluyor bize?
        Neden içimizden bir tanesi ortaya çıkıp ta ‘durun beyler! Kişisel hırslarınızı, kavganızı, hesaplarınızı, alıp vermenizi bir kenara bırakın. Bakın başka Türkiye yok! Bu kısır döngüleriniz ve kişisel hale gelen kavganız artık bizlere bıkkınlık verdi. Susun ve yerinize oturun!’ demiyor.
         Bu tür tartışmalar, kavgalar, gürültüler, patırtılar inanın birilerinden çok bu güzelim ülkemize zarar vermekte… Bunu böyle bilelim ve kabul edelim…
 
         Yeniden buluşmak dileği ile…