Özellikle bugünün dünyasında, çağımızın istediği insan şahsiyetinin teşekkülü bakımından, vicdan muhasebesi ve kitap okumanın değeri daha çok stratejik bir önem kazanmıştır. İnsanın tabiat karşısındaki gücünün temelini teşkil eden ilim ve teknoloji gibi, insanın kendi kendini tanıması ve geliştirmesi bakımından büyük bir kaynak olan felsefe, edebiyat ve teknolojik faaliyetlere kendisini adayan üretici insanlara ihtiyaç vardır.
      Urfa halkı olarak, iyi bilmeliyiz ki, bir milleti millet olarak yaşatan ve şahsiyet sahibi kılan en esaslı unsur, milli kültür ve ahlaktır. Ana memba asını o milletin tarihinden, dil, din, ahlak, sanat ve geleneklerinden alan milli kültür, milli dayanışmanın, birlik ve beraberliğin ana temelidir.
      Milli kültür milli şuuru yaratır. Milli şuurunu kaybeden milletler, ekonomik ve teknolojik faaliyetleri dünyanın en üst seviyede olsalar dahi, benliklerini ve istiklallerini koruyamazlar.
      Toplum halinde yaşamanın insana sağladığı birtakım haklar ve tasarrufunda olan sorumluluklar vardır. Bu haklara saygı göstermek ve sorumlulukları yerine getirmek herkesin vazifesidir. Hak denilince de korunması, takip edilmesi gereken değerler, kişi ve kamu hakları akla gelmektedir. Bu haklara riayet edildiği ve sorumluluklar yerine getirdiği oranda toplumda huzur ve mutluluk olur.
       Türk milleti olarak, milli varlık ve istiklalimizin ana temeli olan kültürümüzü yaratan, şekil ve muhtevası ile Türk milletine şahsiyetini kazandırmış olan fikir ve sanat eserleriyle, insanlığın müşterek malı sayılan fikir ve sanat eserlerini çağdaş ilim ve teknolojideki gelişen yeniliklerin ülkemizde de uygulayıp, hedefleyerek rekabet şansımızın artmasını ve ithalatçı ahlakından uzaklaşıp, ihracatçı ahlakına yönelmemizi milletimize sunmak, milli şuurumuzu daima canlı ve uyanık tutmamızın ilk şartıdır.
        Bir milleti millet yapan, edebiyatı, tarihi ve ahlakıdır. Allah aşkına soruyorum? Edebiyatı, tarihi ve ahlakı olmayan bir milletin varlığını onaylayabilir misiniz? Ayrıca Allah'ın haram kıldığı işlerle uğraşıp, insanlara zarar verenlerin Müslümanlıklarının samimiyetine inanabilir misiniz?
       Netice olarak Edebiyatı ve tarihi olmayan bir milletin varlığı kabul edilemez. Kendilerini millet olarak kabul ettirmek için, sanayi ötesi toplum ülkelerinin, kendilerine uzantılık yapacak kişilere, geçici olarak verdikleri tavizler sayesinde toplumu tembelliğe alıştırmaktan başka bir şey değildir. Başta vatanını ve milletini seven Türk milleti ve kadirşinas Şanlıurfa halkı, geleceği olmayan bu tür ahlak dışı oyunlara gelmesi söz konusu olamaz.
        Türk Milletinin ve Şanlıurfa halkının önüne, sınavdan 30 gün önce zor ve stratejik önemi olan sorular geliyor; bu konuda dua ederek öğretmen dersten geçerlilik notunu vermez. O zaman geleceğimizi teminat altına alabilmemiz için, dersimize iyi çalışmalıyız ki, vicdanen rahat olalım. Eğer ki, dersimize çalışmazsak, streslenip Allah korusun, KANSER hastalığına davetiye çıkarabiliriz.
       Yeniden buluşmak umudu ile…