Koçluk, bir insanın gelişmesine, yeni bir beceri, yetkinlik veya davranış öğrenmesine, kendisi için koyduğu hedeflere ulaşmasına veya bir problemini çözmesine destek olmaktır. Koçluk, ilk olarak 60'lı yılların sonunda ABD'de başladı. 80'li yıllarda Thomas Leonard koçluğu daha geniş kitlelerin de yararlanacağı bir biçimde yapmaya ve profesyonel koçlar yetiştirmeye başladı.
 
       Yakın zamanlarda tanıştığım bu kavrama, bir rehberlik uzmanından dinlediğim tecrübelerle merakım daha da artmış oldu doğrusu. Bilgisayar bağımlılığı olan bir gençle çeşitli müzik, spor ve konuşma terapileri ile gencin normal hayatına dönmesini sağlamış. Elbette bu iş karşılığında birde maddi bir bedel elde etmiş. Böylece yeni bir şey daha duymuş oldum.
 
       Urfa’mda ve Türkiye’de bu iş için bir hayli para harcayanların var olduğu. Ücretinin yaklaşık saatlik 50–250 tl bandında değiştiği. Ayrıca, bir yaşam koçu olabilmek için birçok yeteneğe, mesela dil, spor, müzik, bilgisayar ve gündem hakkında ileri seviyelerde bilgi ve tecrübelere sahip olmanın gerekliliğini öğrendim.
 
Kimler bu koçlarla çalışır?
 
      Yaşamında kendisinin veya bir yakının hayatında değiştiremediği, vazgeçemediği zaaf ve problemleri aşmakta desteğe ihtiyaç duyanlar. Girişimciler, iş sahipleri, profesyoneller ile gelişime açık şirketler genellikle bir Koçla çalışırlar.
 
      Bir yaşam koçu; danışanın hedeflerine daha hızlı ve kolay ilerlemesi, fırsatları etkin biçimde değerlendirmesi, karşılan problemlerin çözülmesinde, Bunları yaparken danışanın başka olay ve durumlara da  taşınabilecek yeni davranış ve düşünüş biçimleri öğrenmesinde rol alır.
 
       Bu bahsettiğim yaşam koçluğunu 30-40 yıl önceki zamanlarda kimler yapardı sizce? Hem bu profesyonel desteklerle desteklenmeden kaliteli ve erdemli kişiliklerle yetişen birçok değerli insana kimler yardım etti sorusu takılıyor aklıma.  Acaba anne - baba – kardeş mi desem veya komşu –akraba veya hiç tanımadığımız değerli bir şahıs veya öğretmen, belki bir âlim belki bir usta, beklide sıra gecesinde dertleşebildiği kıymetli insanlar. Ne bileyim yakınlarımızda nefes alan birileri diyorum işte.
 
 
 
       Değerli insanların çıktığı değerli toplum, yüreklere dokunmayı bilen birçok yürekli insanla dolu topluluk yani. Yok, olmadılar değil mi? Bu insanlar, bir yerlerde çevremizde bir yerlerdeler. Belki de biz! Ha ne dersiniz.
 
 
 
       Uzaklara odaklanmadan bakmalıyız yakınlarımıza. Kusurları gece gibi örterek hem de. Açsak ya bağrımızı bir de görsek. Ne kadar da çok yaşam koçu dolu etrafımız, kıymetini bilmediğimiz. Ya da belki kimler var gözlerimize endekslemişken bakışlarını sabır ve umutla kişiliğimizi tamamlamamızı kollayan tertemiz yürekler var ha olamaz mı?
 
 
 
       Gerçek fertler gerçek toplumlar doğurur. O zaman yapay tedavilere gerek kalmadan doğal ilişkilerimizi biraz gözden geçirip bizi kendimizden alıkoyan tüketen yanlarımızı resetleyip dalmalıyız güzel toplumumuzun içine…
 
 
 
Saygılarımla… 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner24

banner49