Urfa’m ah Urfa’m, dertlerinin en büyüğü sende. Bu tarım işçileri konusu kanayan yaramız olarak karşımızda çözülmesi ihtimali pek azmış gibi dikilivermiştir. Bu yara bir eğitimci olarak daha ziyade öğrenciler açısında dikkatimi çekmektedir ve incitmektedir. Sıkıntılar en çok çocuk ve kadınları incitir ya işte derdimiz bu çocukların ve kadınların zorlu yaşam şartları ve gördükleri zararlar.
 
Bu konuya kestirmeden yaklaşınca şöyle bir sonuç çıkarabiliriz. Sıkıntıya gelemeyen babaların çocukları ve hanımlarının sırtından geçinmektir mevsimlik tarım eziyetleri. Ancak bu durum resmi tam olarak açamadığı için biraz daha irdelenmesi gerektiği kanısındayım.
 
Genel olarak geçim kaygıları sebebiyle ortaya çıkan bu olgu ülkemizin özellikle doğu, güneydoğu ve özellikle Urfa’mızın çözülmesi beklenen en önemli problemlerinden biridir.
 
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre mevsimlik tarım işçileri tarımda çalışan toplam nüfusun yüzde 12-15′ini oluşturuyor. Ailelerin yüzde 80’i tek göz çadırda yaşıyor ve aynı yerde uyuyor. Çalışma alanlarında temiz içme-kullanma suyuna erişim yüzde 33. Üreme sağlığı hizmetleri, gebelik ve sonrası anne ve bebek izlemleri, aşılama gibi en temel sağlık hizmetlerine büyük oranda ulaşılamıyor. Kadınların yaklaşık yüzde 57’si 18 yaşını tamamlamadan önce evleniyor ve gebe kalıyor. Her dört kadından biri doğum öncesi hiç bakım almıyor ve sağlık kuruluşunda doğum yapmıyor. Kadınların yüzde 46’sına son gebeliğinde tetanoz aşısı yapılmıyor. Tarlada hastalanan her dört kişiden biri sağlık hizmetine başvuramıyor. Ailelerin yüzde 20’si aile hekimini bilmiyor. Her dört bebekten sadece birinin aile hekimi tarafından izleniyor. Mevsimlik tarım işçilerinde bebek ölüm hızı Türkiye ortalamasından 5 kat, anne ölüm hızı ise 6 kat daha fazla. Ölümle sonuçlanan kazaların çoğu ulaşım esnasında olmakla beraber boğulma, elektrik çarpması, hidrojen sülfid zehirlenmesi, tarım faaliyeti esnasında traktör devrilmesi gibi diğer nedenler de önemli rol oynamaktadır.
 
Çocuklar Mart ile Kasım ayları arasında aileleri ile birlikte göç etmek zorunda olmalarından ötürü, yılda ortalama 60 gün okul devamsızlığı yaşıyor. Günde ortalama 10 saat ve yılda ortalama 75 gün çalışıyorlar. Özetle, mevsimlik tarım göçündeki çocuklar çok ağır koşullarda uzun süre çalışıyor. Mevsimlik tarım göçünde çalışmaya giden çocuklar eğitimleri ile ilgili birçok sorun yaşıyorlar bunlardan ilk akla gelenler;
 
- Devamsızlık
 
- Derslerden kopma
 
- Öğretmeninden ve arkadaşlarından ayrılma
 
- Uyum problemleri
 
- Okul araç gereç ve donanımları yetersizliği
 
- Adres kaydı, nakil yaptıramama problemi
 
- Çadırlardan okullara taşıma problemi ve daha birçok sorun.
 
Ayrıca kız çocuklarına özgü problemlerden de bahsetmeliyiz. Kız çocukları tarlada bahçede çalışmalarının yanı sıra çocuk bakma, yemek hazırlama, su taşıma, hayvanlara bakma ve daha birçok ev işlerini yapar ve erkek kardeşlerine, babalarına hizmet ederler.
 
Aslında, okul başarısıyla ilgili de ilginç bir paradoks söz konusu. Mevsimlik tarım göçünde çalışan kız/oğlan çocuklar çok yorucu işleri becerebiliyor, çok uzun saatler ve zor koşullarda çalışabiliyor. Birçoğu küçük yaşta birden fazla dil beceresi geliştirebiliyor. Tüm bunları yapabilir olmak bu çocukların oldukça “özel ve başarılı” oldukları anlamına geliyor. Ne yazık ki bu özel-likleri hiçbir kesimde pekte karşılık bulmuyor
 
Bu sorunun çözümü tüm ülkeyi ilgilendirdiği için her kesimden çözüm önerileri gelmelidir ve özellikle devlet bu konuyu ilk gündem sıralarında tutarak alternatif politikalar üretmelidir.
 
 
 
Saygılarımla…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner24

banner49