Son birkaç gün ile tamamlamak üzere olduğumuz bir Ramazanı daha yolculamaktayız. Yaz Ramazanlarını birkaç yıl daha yaşadıktan sonra nasip olursa serin ve soğuk Ramazanlara da kavuşacağız inşallah.
 Nasıl bir Ramazan derseniz elbette güzellik ve anlamlar dolu bir süreçtir derim ancak doğal ve güzelin anılması yüreği ne kadar okşasa da az biraz da uyarışlarla dolu çıkarımlar yapmak sıkmaz umarım kimseyi.
 Özellikle de oruçla paylanma, başa kakmalar ve satışlar birçok davranışlarımızda olduğu  rahatsız edici hale sokuyor iyi niyetlerimizi. Kulluk dediğimiz kavram kime yapıldığına ve nasıl yapıldığına anlamlar kazandırarak gerçekleşirse değerli olur aksi halde riyakâr veya çürük bir hal alır.
 “Zaten oruçluyum….”diye başlayan laflarla insanları ezen oruçluğunu basa basa belli eden bir zaman tüneline dönüşmede kimilerince Ramazan. Bu konuya birde tutmayanları bir yanıyla hor gören mağrur edalar da eklenince pek sevimsiz bir hale dönüşmekte maalesef.
 Bir de Urfa’da evin ola ki her hangi bir parka, yakın olsun yandın işte o zaman. Kıt beyinli genç veya yetişkin, var gücü ile kahkahaları küfürleri boşaltırken etraflara umarsızca , sabah işe giden var mı, hasta veya bebeği olanı düşünmeden imsaka kadar oyalanırlar. Yazık, Ramazanın bir an önce bitmesini isteyen insanlara sebep oluyorsan vay haline.
 Bir konu daha var ki Urfa’ya özel fırın kültürümüz ve ev hanımlarımızla ilgili. Fırıncılarımızı özellikle Ramazan ayında çileden çıkaran bir olay vardır ki bu Urfa’nın efsaneleşmiş bir problemi olmuştur maalesef. Konu malum olduğu üzere tepsi kültürü konusu.
Bu konu patlıcan ve biberin zamanla maarif evrimler geçirerek tepsi kültürüne dönüşmesi ile süregelmiştir. Özellikle ev hanımlarının da razı olduğu bir kültür, fırıncılarla ev hanımlarını karşı karşıya getiren kadim bir çekişmeye dönüşmüştür zamanla. Fırıncılarımızın isyanı bence yüzde yüz haklıdır ki her gün getiren var diyor, hem de üstüne fırça atma hak ve pişkinliğini de kendinde görebilen müşteri profiline karşın Allah yardım etsin demekten başka birşey gelmiyor elden. Bir çok zaman da "gel tepsiyi götür, pişir bir de eve sıcak sıcak getir ha" beklentisi... zor iş. Hayret, insanlarımızın sindirim sistemi isyan etmiyor. Çünkü sulu yemek kültürü yaz kış gittikçe azalmakta Urfa’da. Sarmayı, pilavı dahi fırına göndermekteyiz artık.
 Özde fırıncılarımızda da bir birlik sorunu vardır. Pişirme parası olsa bu yoğunluk azalacaktır diyorum ancak o zamanda ekmek tüketimi azalacağı endişesi fırıncımızın belini bükmektedir. Bu anlamda emeğe saygı adına lütfen Urfalılar her bir tepsi için azda olsa bir bedel verin derim. Ayrıca arada bir sulu, sebze yemekleri de yiyin. Dürmük dürmük nereye kadar….
 
Saygılarımla… 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner24

banner49