Nefret, kısıtlanmış yaşamlardan arta kalmış boşlukları dolduran bir duygudur. Sevilme olasılığı ortadan kalkan kişi veya olguya karşı biriken istemsizlik ve uzaklaşmadır. Mutsuzlukla yolunu aydınlatan duygu, oluşumu itibarıyla, tahammül sınırına bağlı olduğundan kişiden kişiye göre oluşum süreci değişebilir ya da farklılık gösterebilir.
  Nefret bir çeşit tahammülsüzlük halidir. Sinsidir ve kontrolsüzlüğe en yatkın duygudur ve keyif verir çoğu zaman sahibine. Egoisttir, faydasızlık veya etkisizlik dahi tetikleyicidir. Bazen başkasının varlığını dahi kendi varlığı için bir tehdit olarak algılayabilir. En çok ta sahibini yıpratan bu insani olgu baş edilmesi güç bir durum olduğu için en iyi çözüm o kişi ve olgudan kısa vadede uzak kalmak, daha da doğrusu yüzleşebilmektir.
 Öfke ve nefret kısa bir süre iç bağımsızlığımızı sürdürmekte yardımcı olurlar hatta belkide yıpratıcı olguya karşı bilinç oluşturmada etkin roller de üstlenecektir ama bu duygular özgürlüğü ve kişilik onurunu yeniden oluşturmak için kullanılmazsa en sonunda bireyi mahveder. Sonunda çaresiz birey kendinden nefret etmeye başlar.
 Kontrolden çıkan bu duygu ırk, renk, etnik köken ya da uyruk; din; cinsiyet, , yaş, konum, fiziksel veya zihinsel engelleri gibi etkenleri kullanarak nefret suçlarını doğurabilir. Bunları şu şekillerde tanımlayabiliriz. Sözlü ve fiili taciz tehdit edici davranışlar nefretli konuşma, ad veya lakap takmak, sosyal medyada ve telefonla rahatsız etmek, fiziksel saldırı, kabadayılık, mobbing, soygun, gasp, sarkıntılık, gözdağı verme, şiddet, kundakçılık veya diğer herhangi bir şekilde hasar verme.
 Bu anlamda yakın tarihte ilk olarak Nefret yasaları ya da diğer adıyla önyargı yasaları, ırk, din ve köken kavramlarını içerecek şekilde 1980'lerde ABD'de kabul edilmiş, zamanla Avrupalı devletlere de yayılmıştır. Ancak ne hikmetse şu birkaç ay içinde işlenen siyahi insanların Amerikan polislerince katledilmesi bir türlü önlenememiştir. Diğer taraftan gerek Amerika gerekse Avrupa tüm kibar duruşlarına karşın masum insanların kan ve derilerini bizatihi tırnaklarının arasında sinsice tutmayı becerebilmekte ve şu an benimde bu duruma duyduğum nefret gibi hep nefretlerini sömürdükleri halkların üstünden çekmemiş ve de çekmemeye devam etmektedirler. Bu durumda tüm bu nefret suçlarını yargılayacak bir insani mahkeme umudu da yok gibidir. Eğer bir gün kurulursa bu mahkeme Başta Amerika ve İsrail olmak üzere birçok büyük!!!! Devletin mazlumlara, özellikle müslümanlara olan fobi ve kinlerinin yüzyıllarca biriktirmiş suçlarını yargılamaktan dinlenmeye fırsat bulamayacaktır…
 Nefret yok etmeye programlanmış bir duygudur. Sorunların kaynağı yok edilemez bir hal alınca, depresif, kendini savunmaktan aciz bir hale gelmiş insanlar oluşturur.
 Sonuç olarak sorunlarımızla yüzleşmeyi başarma kabiliyetlerimiz, kendimizi gerçekleştirme çabalarımız ve erdemlerimizle benzer yapay duyguların üstünde kabiliyetler oluşturabiliriz.
 Saygılarımla… 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner24

banner49