Türk Medeni Kanunu m.134 ve devamı hükümlerinde evliliğin kurulabilmesi için kanunla görevlendirilmiş resmi memurlar tarafından törenin gerçekleşmesi gerekmektedir. Kanunlarımıza göre bu şekil şartı gerçekleşmez ise evlilik akdi gerçekleşmemiş sayılmaktadır.
Fakat günümüzde alışılagelmiş gelenekler ile resmi nikah yapılmadan birliktelikler kurulmaktadır. Bu birliktelikler dini nikah ile kurulmaktadır. Hukuken bir geçerliliği olmayan dini nikah söz konusu olduğunda kişilerin bu birliktelik sonuçlandığında tarafların kanunen haklarının neler olduğu sorusunu gündeme getirmektedir.
İmam nikahlı birlikteliklerin son bulması ile TMK 134. M ve davamı hükümlerinde içeren şekil şartları neticesinde kurulmuş olan evliliğin son bulmasında eşler aynı haklara sahip değildir.
İmam nikahlı eşlerin ayrılığı söz konusu olduğunda Aile Mahkemelerinde bir boşanma davası açılamayacaktır. Ancak boşanmanın feri niteliğinde bulunan iştirak nafakası, ziynet eşyaları, manevi tazminat, velayet, çeyiz ve ev eşyası alacakları dava yoluyla talep edilebilecektir. Bu noktada velayet ve iştirak nafakası dışında kalan konular için Türk Medeni Kanunu değil Türk Borçlar Kanunu hükümleri esas alınacaktır.
• İMAM NİKAHLI EŞİN ZİYNET EŞYASI TALEP ETME HAKKI
İmam nikahlı eşlerin düğün merasimi yapmalarının bir sonucu olarak tarafların ziynet eşyalarını talep etme hakları doğmaktadır. Resmi bir şekilde kurulmayan evliliğin ancak tarafların beraber yaşama ve aile isteği iradesini ortaya koymaları sebebiyle bu durumda kanunumuzda yer alan nişanlılık statüsünde değerlendirilmektedirler. Bu durumda takıları takan taraf talep edebilecektir.
Türk Medeni Kanunu ‘Hediyelerin Geri Verilmesi’ başlıklı 122.maddesi devreye girmektedir. Bu maddeye göre, ‘Nişanlılık evlenme dışındaki bir sebeple sona ererse, nişanlıların birbirlerine veya ana ve babanın ya da onlar gibi davrananların, diğer nişanlıya vermiş oldukları alışılmışın dışındaki hediyeler, verenler tarafından geri istenebilir.’
Burada önemli husus, sadece alışılmışın dışındaki hediyeler istenebilecektir. Ayrıca alışılmışın dışındaki hediyeleri sadece taraflar değil tarafların ana ve baba veyahut onlar gibi davrananların da merasimde takılan takıları geri isteyebileceğidir. Öncelikle takıların aynen veyahut mislen iadesi istenecektir. Eğer bu durum mümkün değil ise sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanacaktır.
• BİRLİKTELİK İÇERİSİNDE DOĞAN ÇOCUKLARIN HUKUKİ DURUMU
Kanunlarımıza göre evlilik birliği içerisinde doğan çocukların herhangi bir tanıma gerçekleşmeksizin babası kocadır. Fakat imam nikahlı birliktelikler kanunlarımıza göre bir resmi evlilik olarak tanınmadığı için bu birliktelikten doğan çocuklar ‘evlilik dışı çocuklar’ olarak adlandırılmaktadırlar. Bu durumda imam nikahlı birliktelikten doğan çocuğun, imam nikahlı eşin biyolojik babası olduğunu ispat etmesi gerekmektedir. Ancak ispata gerek kalmadan imam nikahlı eş çocuğu tanıyabilir.
Velayet hakkı ise birlikteliğin bitmesi durumunda boşanma davası açılamayacağı için velayet ilk olarak annede kabul edilmektedir. Ancak babanın, çocuğuna daha iyi bir yaşam koşulunu sağlayabileceğini ispat etmesi durumunda velayet hakkını mahkeme yoluyla talep edebilecektir. Bunun yanında baba velayet hakkını değil çocukla sadece kişisel bağın kurulmasını da mahkeme kanalıyla talep edebilmektedir.
Birlikteliğin sona erdiği durumda çocuğun velayeti kimde ise o kişi karşı taraftan çocuğun okul masrafları, bakım ihtiyaçları gibi konular için iştirak nafakası da talep edebilmektedir.
• İMAM NİKAHLI EŞİN TAZMİNAT HAKKI
İmam nikahlı eşler için resmi bir evlilik kurulmadığından dolayı boşanma davası açıp boşanma davası sonucunda elde edilen haklardan yararlanamayacaktır. Fakat imam nikahlı eşin manevi tazminat hakkı en temel haklarından bir tanesidir. Kişinin resmi nikah kıyılacağı vaadi ile dini nikaha ikna edilmesi ancak resmi nikahın kıyılmaması halinde imam nikahlı eşin manevi zarara uğradığı kabul edilmektedir. Bu durumda Türk Borçlar Kanunu devreye girmektedir. Türk Borçlar Kanunu madde 49’da düzenlenen haksız fiil sorumluluğuna dayanarak imam nikahlı eş manevi tazminatı talep edebilecektir.
Yargıtay’da bu doğrultuda kararlar vermektedir.
YARGITAY 4.HUKUK DAİRESİ 2015/6000 E. 2016/5100 K. 14.04.2016 Tarihli Kararda;
‘Tüm bu olgular birlikte ele alındığında davacının, davalı tarafından evlenme vaadi ile kandırıldığı ve bunun etkisi altında gerek fiziksel gerek ruhsal anlamda zarara uğratıldığı ve bundan elem ve üzüntü duyduğunun kabul edilmesi ve davacının hukuka aykırı olan eylemden dolayı bozulan manevi dengesinin eski haline dönüşmesi, duygusal olarak tatmin edilmesi, zarar verenin de bir daha böyle bir eylemde bulunmaktan alıkonulması amacıyla uygun bir manevi tazminat hükmedilmesi gereklidir.’
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner24

banner49