2024 yılının Eylül ayı itibarıyla Türkiye’de enflasyon, ekonomik ve toplumsal dinamikleri derinden etkileyen bir gerçeklik olmaya devam ediyor. Ağustos ayında TÜFE (Tüketici Fiyat Endeksi) %51,97 olarak açıklanmıştı ve bu oran, geçen aylara göre bir miktar düşüş gösterse de yüksek enflasyon ortamı sürmekte. Ağustos ayındaki fiyat artışları %2,47 seviyesindeydi, konut ve ulaştırma grupları en büyük katkıyı sağlayan sektörler olurken, gıda fiyatlarındaki düşüş dikkat çekti(
Enflasyonun Temel Dinamikleri ve Toplumsal Etkileri
2024 yılı, Türkiye ekonomisinde hem küresel hem de yerel dinamikler nedeniyle zorlu bir dönem olarak şekillendi. Jeopolitik riskler, döviz kuru dalgalanmaları ve emtia fiyatlarındaki oynaklık, fiyat artışlarını tetikleyen unsurlar arasında yer aldı. Özellikle döviz kuru geçişkenliği, ithal edilen malların fiyatlarında hızlı artışlara neden olarak enflasyonu besledi.
Buna karşın, hükümetin sıkı para politikaları ve mali disiplin uygulamalarıyla enflasyonu kontrol altına almak için attığı adımlar yavaş yavaş sonuç vermeye başladı. Merkez Bankası, politika faiz oranlarını artırarak enflasyonu dizginlemeye çalışıyor. Ancak bu tedbirlerin gecikmeli etkileri olduğu ve kısa vadede enflasyonu tamamen düşürmekte yetersiz kalacağı değerlendiriliyor(
Beklentiler ve İleriye Yönelik Stratejiler
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, dezenflasyon sürecinin 2025 yılı itibarıyla daha belirgin hale geleceğini ve enflasyonun kalıcı bir şekilde düşeceğini öngörüyor. 2024 sonu için enflasyonun %40-42 bandında olacağı tahmin edilmekte, 2025’te ise bu oranların tek haneli seviyelere kadar inmesi hedefleniyor(
Ancak toplumsal algılar açısından bakıldığında, vatandaşların enflasyon beklentilerinde önemli bir fark gözleniyor. Hane halkının ve reel sektörün 12 aylık enflasyon beklentileri farklılıklar gösteriyor; piyasada beklentiler %27,5 düzeyinde iken, reel sektör beklentileri %51,1 seviyesine gerilemiş durumda(
Sonuç Olarak
Türkiye’nin yüksek enflasyonla mücadelesi Eylül 2024 itibarıyla devam ediyor. Makroekonomik dengelerin korunması ve uzun vadeli sürdürülebilir büyüme hedeflerine ulaşılması için atılan adımlar, kısa vadede enflasyonu kontrol altına almak için yeterli olmayabilir. Ancak, 2025 yılı itibarıyla daha kararlı bir düşüş bekleniyor. Ekonomi yönetimi bu süreci titizlikle yürütürken, toplumun tüm kesimleri bu değişimlerden etkilenmeye devam ediyor.
Enflasyonun yarattığı baskıyı hafifletmek için daha kapsamlı ve uzun vadeli stratejilere ihtiyaç duyulmakta; özellikle enerji ve gıda fiyatlarındaki oynaklığın minimize edilmesi, vatandaşların günlük yaşamlarında enflasyonun etkilerini daha az hissetmelerini sağlayabilir.