Her yıl dünyada 500.000’den fazla insan cinayete kurban gidiyor. Yani, her gün 1.300’den fazla insan öldürülüyor. Türkiye’de her yıl 5 bine yakın insan öldürülüyor. Bu da günde 15 kişiye denk geliyor. Başka bir deyişle, yaşadığımız her bir dakikada yeryüzü biraz daha kana ve şiddete bulanıyor.
Bir ülkenin karnesi hükümlü sayıları ile orantılıdır. Hapishanelerin koşulları, doluluk oranları, suçluların mahkûmiyet sebepleri, yaş oranları vs. Ceza elbette suçların önlenmesi için tam bir çözüm yolu olmayabilir ancak çözümün bir parçası olduğu kesindir. Hükümlü sayılarının aşağılara çekilmesinin ana kriteri ise toplumların gelişmesi, her anlamda gelişmesi ile mümkündür. Ancak Avrupa’nın aksine bizde gelişme sanılanmodernleşme ve zenginleşme suça teşvik ediyor gibi. Bu konu boşanma için de geçerlidir. İmkânların artması sevginin artmasına yetmeyip aksine azaltmaktadır. Böylece sevginin karın doyurmayacağına şartlandırılan modern toplumlar geleneksel toplumlara oranla daha fazla boşanır olmuşlardır.
Uzmanlar suç oranındaki yüksekliğin en önemli nedeni olarak eşitsizlikleri ve sosyal yapıdaki bozuklukları gösteriyorlar. Ancak ben bunların yanına birde inançların doğruca özümsenmemesini de eklemek istiyorum. Modernleşme ve şehirleşmenin suçu arttırdığı bilinen bir gerçektir ancak geleneksel toplumlardaki bu oranın azlığı içerde yaşanan gizli dramları da görmemizi engellememelidir.
Dünya hapishanelerini dolduran insan sayısı 10,2 milyon civarındadır. Amerika insanları mahkûm etme konusunda ilk sıradadır. 2.5 milyona yakın mahkûma sahip özgürlükler ülkesi Amerika, hapishane devletini en iyi yaşatan ülkedir. Her 140 kişiden biri mahkûm olan Amerikanın ne kadar iyi bir kültüre ve insani ilişkilere sahip olduğunu açıklayan en iyi resimdir bu tablo. İlginçtir ki en büyük nüfusa sahip Çin 1.600 milyon mahkûmu ile oran olarak iyi sayılabilecek bir konumdadır. Her 1000 kişiden biri mahkûmdur. Almanya’da 64 bin, Fransa’da ise sadece 62 bin kişi hapishanelerde. Bugün itibarı ile Türkiye’de 140 bin civarlarında mahkûm bulunmaktadır. Doluluk oranı olarak ta % de 100 e yakın. Mahkûm sayımızın nüfusumuza oranı ise % 0,17 gibi bir orana tekabül etmektedir. Yani her 600 kişiden biri mahkûm.
Müslüman dünyaya baktığımızda ise 1 milyondan fazla kişinin hapishanelerde olduğunu görüyoruz. Örneğin İran’da 217.000, bu sayı İngiltere, Fransa ve Almanya hapishanelerinin toplamını bile geçiyor. Buda demek oluyor ki “Huzuru İslam’dan alamayan huzursuz bir Müslüman toplum oluşmuş ki, mahkûm sayısı bi tarafa son 15 yılda kaç milyon ölü, o kadar yaralı ve dul ve yetime sahip. Mahkûmiyet masumdur bu zulümlerin yanında. Ya kendi elleri ile ya da başındakilerinin ya da çağırdıklarının elleri iledir bunca katliam ve tecavüz.
İnsanlar birey olma konusunda gerekli olgunluğa ulaşamıyor ve illaki başka iradelere teslim olmayı zorunlu görüyorsa kaderini de o iradeler belirleyecektir. Bireysel bilinçlerle toplumsal bilinçlerin örtüşmesi ve fiziki koşullarında iyileşmesi ile suçların azalacağına inanıyorum. Bu anlamda okullularda ve camilerde çözüm aramanın yanı sıra her bir birey kendini ciddi anlamda sorgulamalı ve bile bile yaptığı yanlışları kesmelidir. Kibarlaşmalıdır biraz da.
En nihayetinde de oluşacak mahkûmiyetlerin mahiyetleri gözetilerek Toplumsal projeler oluşturulmalı ve bu insanları gerçek hayata hızlıca geri kazanmanın yolları aranmalıdır. Bunu için ilk aklıma gelen toplum hizmeti projeleridir. Şu an bu anlamda ne durumdayız tam bilemiyorum ama bir mahkûmun gerçek dünyaya fiziki ve sosyal katkılar sağlaması hem onu diri tutar, hem topluma katkı sağlar, hem de cezaevleri doluluk oranları azalır.
Saygılarımla… 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner24

banner49