Urfa yüzyılların biriktirdiği bir yanlış algılama ile kökleşmiş bir gelene sahiptir ki birçok yanlış uygulamalarımızın yanında bu konudan bahsedilmesi pek hoş karşılanmaz maalesef.
 
 Etkin gelenek ilk başta surat astırır babaya kız evlatla tanışınca. Ah der baba, keşke kız olmasaydı da erkek olsaydı, içerler ha bire. Neyse, garip anne kız evlat dünyaya getirmiş olma suçluluğu ile büker boynunu. Yine de teselli etmeye çalışır kocasını.
 
 Öyle ya az biraz fayda verirse teselli, başlar babanın yakınları. Ee oğlum yine sen bilirsin ama erkek evlat seninde hakkın bir daha evlensen ya… Oysa cinsiyet kromozomları erkekte iken suçlu anne doğal mahkûmdur. Zaten yemeklerin tuzunu da ayarlayamazken suçlu o, çocuğunu susturamazsa da, kralımız rahatsız olmamalı.
 
 Sorun kavgaya, değneğe adam lazım. Soyadını taşıyacak gurur birde. Soysuz mu olsun adam. Erkek evlat şeref, erkek evlat onur demek ya. Köye sahip çıkar geleceği ona emanet eder erkler. Kız ele gider zaten. He he oda evlat ama hani erkek başka.
 
 Bir ara öğrencilerime kaç kardeşsiniz diye sorardım, söyledikleri sayıya şaşırırdım beş demişse yani toplam beş diye şaşkınlığıma karşın haaa bide altı kız var derlerdi. Bide altı kız. Ekleme üvey gibi hani.
 
 Acı olan bu durumun duygusal yönü bi tarafa fiziksel etkileri daha acıdır. Köy veya başka bir menkulü bırakan ebeveynin mahrum evlatları hâkim evlatlarına göre kat kat acı duyarken tüm hakları hakim evlatlara seve seve terk eder.
 
 Ayııııp ben nasıl kardeşimden hak talep ederim bu namusla eşdeğer bir meseledir. Kardeşim kurban olsun sana, afiyet olsun. Der gururla. Köye yabancı  (kendi evladı) mı girsin, kardeşimin çocukları hüküm sürecekken…
 
 Canlı canlı toprağa gömülen kız çocuğunun kendi ayaklarıyla güle oynaya babasının elini tutarak girdiği o ölüm çukuru var ya işte bu bayanlar da o kıvançla kardeşlerinin elerini bırakmazlar da toprak örttükçe üstlerini bir sızı kaplamaya başlar da bedenlerini baldıran zehiri içip tükürmeme kabiliyetini gururu ile öldürürler kendilerini ve evlatlarını.
 
 Onlarca hikâye anlatabilirim ancak sayfalar sığmaz bu hikâyelere. Arkadaş diyor annem ve babam birer kardeş annemin lütfu ile biz şu an kendi tarlamızda işçiyiz ki toprağımızın değeri milyon liralar iken. Dayısının oğlu da Amerika da okuyor. Benim nenem bir kadife elbiseyle kıymetli arsaları hediye etmiş değerli!!! Kardeşine. Daha akıllıları da hayattayken tüm varlığını zaten hakim evlatlarına döşüyor.
 
 Hikâyelerin hepsi bir dram… Diğer biri annemle pikniğe çıkmıştık tarlamızın kenarında piknik yapacakken silahla kovalandık dayım tarafından diyor.  Ya da merhametlisi he he arada bir gelebilirsiniz ammmaa o konulardan bahsetmeyeceksiniz haaaa.
 
 Çoğu miras ayetleri ile gözyaşı döken bu insanlar iş ayetin mealine gelince kör, sağır, dilsiz oluyor. Hani Peygamber rehber idi. Kızını sırtında gezdiren o iken, erkek evlatları bir bir vefat ederken isyan mı etti?
 
 Demokrat olanlar da dindarda fark etmiyor, iş çıkarlara gelince tüm doğrular, hak, inanç vs yok oluyor yerine çıkar dini geliyor. Yazık belki de birçok gelişmemiş toplumlarda hala bu ilkel akış sürse de Urfa özellikle zirvededir bu meziyetiyle. Nadir iyi örnekler olsa bile.
 
 
Saygılarımla… 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner24

banner49