Öncelikle IŞİD’in kurucusunu tanıyalım. Gerçek ismi İbrahim Avvad İbrahim Ali El Bedri ancak daha çok Ebu Bekir El Bağdadi olarak tanınıyor. Ali El Bedri Samarrayi, Doktor İbrahim ve Ebu Dua isimleri ile de biliniyor. 1971'de Bağdat’ın kuzeyinde Samarra’da doğdu. Bağdat İslam Üniversitesinde okudu. Doktora yaptı ve öğretim görevlisi olarak da çalıştı. Bu dönemde bir vaiz olarak öne çıktı. Onu bu dönemden tanıyanlar Bağdadi’yi, insanları barışçıl yöntemlerle ikna etmeye çalışan biri olarak tanımlıyor. Saddam döneminde devletin istihbarat teşkilatı ile yakın ilişkisi olduğu iddia ediliyor. Ailesi uzun zamandır Pakistan’da yaşıyor.
 
IŞİD’in siyasi lideri Tarık Haşimi IŞİD’in gizli siyasi lideri, Irak’ta idam mahkumu olduktan sonra Türkiye’ye kaçan ve hükümet tarafından koruma altına alınan Tarık Haşimi’dir. IŞİD’in lideri olan Tarık Haşimi, İstanbul’a getirilmiş, güvenli bir alanda yaşamını sürdürmesi sağlanmıştı. Haşimi, Türkiye’ye sığındığında Irak’ta idam mahkumu olmuştu. Irak ve Şam İslam Devleti, kısaca IŞİD, Irak ve Suriye'de aktif isyancı bir gruptur. Irak Savaşı'nın ilk yıllarında kurulan ve 2004 yılında El Kaide'ye bağlılığını ilan eden grup bir süre sonra Irak El-Kaide'si adını aldı. Grup genelde Sünni topluluklar olmak üzere Mücahidin Şûra Konseyi, el-Kaide, Jaysh el-Fatiheen, Jund el-Sahaba, Katbiyan Ansar el-Tevhid vel Sunnah, Jeish el-Taiifa el-Mansoura gibi farklı isyancı gruplardan oluşur ve onların desteğini alır. Irakta Sünni nüfusun yoğun olduğu bölgelerde halifeliği kurma hedefi vardır. Kaç militanı olduğu tam olarak bilinemiyor, ancak binlerce savaşçısı olduğu tahmin ediliyor. Arap ülkelerinden, Batı Avrupa’dan, Kazakistan ve Endonezya’nın da olduğu birçok ülkeden Sünni militanlar da örgütte savaşıyor. IŞİD’in en büyük insan gücünü Irak’taki yapı ve yurtdışından (ABD, Avrupa, Çeçenistan, Orta Asya) gelen savaşçılar oluşturur.Türkiye’den Adıyaman, Bingöl, Mardin, Diyarbakır, Kırşehir, Konya, Ankara ve İstanbul’dan katılım ciddi anlamda yoğun.
 
Daha önce Kuzey Suriye isimli makalemde bölgede oluşacak yönetim boşluklarından faydalanmak isteyecek terörist grupların Suriye de aktif hareket etme özgürlüğü olacağını dile getirmiştim. Âmâ benimde tahmin edemediğim gibi IŞİD gibi bir terörist örgütün bu kadar hızlı hareket ederek bölgede korkulu bir güç olacağı düşünülmemişti.
 
Bölgede şuan oluşan belirsizliği fırsat bilen ve bana göre, ABD ve İsrail istihbarat güçleri ile ortak hareket ederek Irak topraklarına geçen IŞİD’in bundan sonraki hedefi Bağdatı alarak Şeriat ilan edecek olmasıdır. İsrail ve ABD İstihbaratının IŞİD ile
 
birlikte hareket ederek önce Irakta güç dengelerini değiştireceğini ve daha sonra IŞİD ile İran ve Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi arasında bir savaş ortamı hazırlayacağını düşünüyorum. İran IŞİD’ten çok rahatsız çünkü Şii bir devlet yönetimine sahip İranın sünni bir Terör örgütünün Irakta bir sünni devlet oluşumunu kabul etmesi imkansız.Bu nedenden dolayı ilerleyen günlerde İran’ın bu duruma aktif olarak müdahele etmek amacıyla bölge ülkeleriyle biraraya geleceğini düşünüyorum.
 
Cihad söylemiyle kendisine birçok ülkeden sempatizan toplayan IŞİD geçtiği yerleşim yerlerindeki sünni grupların katılımıyla büyük bir askeri güç haline gelmiştir. Irakta Başbakan Nuri El Maliki rejiminin bölgeye hakim olamaması Irakta mezhep ayrımcılığı ve halk üzerinde baskı yaratması orda yaşayan halkın IŞİD saflarına katılmasına neden olmuştur. Güçlenerek ilerleyen IŞİD terör örgütü Musul’daki Türk Büyük Elçiliğini de çok kolay şekilde ele geçirdi ve Başkonsolosluk görevlileri ve 49 kişiyi rehin aldı.Burda dikkatimi çeken bir durum Başkonsolosluk ve İstihbarat birimlerinin bu durumun oluşacağını bilmelerine rağmen neden Başkonsolosluğu tahliye etmedikleridir. Tabi burada bölgede siyasi güç ve çıkarlar açısından bazı ince ayrıntıların olduğunu düşünüyorum.IŞİD elindeki Türk rehineleri kendisine kalkan olarak kullanarak daha emin bir şekilde Irak topraklarını ele geçirebileceğini biliyor. Çünkü bölgede IŞİD ile başa çıkabilecek tek askeri güç Türk Askeri dir.Türkiye’den herhangi bir saldırı olmayacağı garantisiyle de daha rahat hareket edeceklerini biliyorlar. Ayrıca bu durum AKP Hükümetinin de bölgeye bir müdahale durumunu ortadan kaldırmış oldu. Mevcut siyasi olumsuzluklar ve Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi sınırötesi operasyon yapılması AKP Hükümeti ve Cumhurbaşkanlığı seçimini de çok etkileyecekti. Rehin alma durumunun Türkiye için ne kadar olumsuz bir durum olduğu tartışılmaz ancak bu durum AKP Hükümetini de Irak’a bir müdahaleden kurtarmış oldu. 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner24

banner49