Urfa’da belki de tüm Türkiye’de insani ilişkilerdeki bazı çıkarcı ve yapıcı olmayan bakış açıları iş dünyasını da etkilemektedir. Özellikle iş başarısı ve verim, işbirliği ve tekniği iyi kullanarak gelişebilir. Ancak birçok konuda olduğu gibi iş hayatı da basit hırs ve bencilliklere kurban edilmektedir.
İş hayatında işbirliği zarurettir. “Biz” bilinciyle oluşturulması gereken profesyonel kurumsal bakış açısı yerine küçümseme, aşağılama, çekememezlik, çokbilmişlik, çıkar, vb duygular toplam başarıyı bir çırpıda yok eder.
Bizzat şahit olduğum birkaç örnekle konuyu açayım.  Bir sucuyu evimizde ki bir su problemini çözmesi için çağırmıştım. Usta otuzlu yaşlarda, kalfa da on beş ancak. Usta çabalıyor, terliyor, uğraşıyor. İş bitmek üzere ve kalfa ustanın görmediği bir zamanda yanıma gelip “ abi bu benim telefon numaram bir işin oldu mu beni ararsın” demez mi? Bu nasıl bir ahlak.
O usta bunu hak edecek ne yaparsa yapsın yapacağın “ustam ben şu şu sebeplerden dolayı seninle çalışmayacağım artık” der ve çekilirsin. Sana bu işi öğreten öğretmenine bu ihanet niye?  Benzer bir ihanetse haksızken işverende sigorta vb gibi açıklar arayarak davalar açıp onu yıkmak ve yüklü miktarda tazminat koparma hevesleri.
Bu gibi örnekler ve daha fazlasıyla karşılaşanların olduğuna eminim. Mobilyacıda, çırak kalfasını, kalfa da ustasını ne zaman ekarte edeceğinin hayalinde, üstün alta nasihat ve eleştirileri diken gibi batmaktadır maalesef. Kuaför ustasının müşterilerinin kandırıp iki sokak öteye açtığı dükkânına çağırmakta, fırıncı elemanı küçük bir bahane ile kızdığı ustasını nasıl edeyim de verimini düşüreyim hesabında. Müdürüne kızan çalışan, patronunun malını yağmalamaya meyil eder…
Can alıcı bir örnek daha vereyim petrol deki pompacı patrondan intikamını almak adına satışı azaltmak için pompa arızalı diyebiliyor. En az yıkıcı darbeyi müşteriye surat asıp alışverişin devamlılığını kopararak zarara vesile olmak.
Tüm bu olumsuz örneklerim tüm camiayı suçlamak olarak algılanmamalı elbet ancak genel anlamda kurumsal olmayan bu bakış açısı aslında başta ustaya veya patrona zarar veriyormuş gibi görünse de en çok zararı kendisi ve tüm kurumsal iş hayatı yaşamış olacaktır.
Böylesi bir zararın toplam yansıması da elbette tüm topluma yansımaktadır. Bu bakış açısı kamuda da geçerlidir. Eğitim, sağlık, maliye, vb tüm bu kurumlarda da biz kültürü ile toplamda en iyi yakalama kaygısı yerine, yaa ben diyorum diyorum kimse dediğime gelmiyor ukalalığı etkindir.
Bazen de doğrudan veya dolaylı olarak zararına hissedeceği bir çıkarımına karşılık tüm kamunun zararı gözüne gelmemektedir. Bu konuda en basit örnek, açık bırakılan bir klima veya gereksiz bir binek, araç veya malzemeyi israf ve işgal etmek olabilir. Bu olgu kamu veözel kurumlarda sıkça karşılaşılabilen bir durumdur maalesef.
İş hayatında başarı, tüm etkenlerin konumu itibariyle en iyi verimde çalışması ve üretken işbirliği ile yakalanabilir. Dişlilerden birinin aşırılığı veya gevşekliği tüm zincirin çalışmasını etkileyecektir.
Bu yüzden haset, ihanet ve alaşağı etme enerjilerini yapıcı ve yenilikçi üretkenliklere dönüştüren motivasyon dinamizmini yakalayamadığımız müddetçe fiziksel ürünlerimiz gibi toplumsal ahlaki kültürümüzde çürük ve yarınsız bir hal alacaktır.
Saygılarımla… 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner24

banner49

banner48