Geçen gün bir sınavda görevliydim.Sınav komisyonu başkanı Üniversiteden akademik unvanı olan bir hocaydı. Bu hocanın konuşmalarından ve söylemlerinden her halinden Ak Parti karşıtı olduğu yansınıyordu.
Sınav başlamadan önce sınavda görev alanlara sanki Üniversite de siyaset dersi verir gibi hükümetin eğitim politikalarının olumsuzluklarını iştahlı bir şekilde anlatıyordu.Kendisi konuşurken hiç bir arkadaş ne olumlu ne de olumsuz cevap vermedi.Hoca meydanı boş bulmuş konuştukça konuşuyordu.Sınavda yardımcısı olan diğer  hoca da bu konuşmalardan cesaret alarak başkana şu soruyu sordu.
-Hocam biliyor musun yarın sınav yapılacak hiç bir okula bayan polis memuru verilmeyecek .
Başkan neden polis verilmeyeceğini sorunca arkadaşı pişkin bir tavırla orada oturan hocaları da saf zan ederek
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN'IN miting için Şanlıurfa'ya geleceğini ima eden '' Yarın Recep ivedik 5 geliyor.Bütün bayan polisler oraya gidiyormuş. '' diyerek sözlerindeki eleştiriyi hakarete çevirdi.Bu sözlerden sonra ortam gerildi.
Sınavda görevli  öğretmen arkadaşlardan biri, hocaya isminin önündeki etiketin  kendisine insanların değerlerine ,sevdiği insanlara hakaret hakkı tanımadığını ve sarf ettiği sözlerin hiç hoş olmadığını münasip bir dille aktardı.
Ben de arkadaşlarla birlikte ,kendilerini  uzun süre saygılı bir şekilde dinlediğimizi fakat bu kadar da ileri geri konuşmalarının hiç hoş olmadığını ,ister sever ister sevmez .Başka insanların görüşlerine ve değerlerine saygılı olmaları gerektiğini söyledim.
İşin ilginç tarafı bu hoca Siyasaldan da değildi.Sayısal ağırlıklı olan Mühendislik Fakültesinde bir Öğretim Üyesiydi.
Merak ettim.Adam acaba kendi alanında ulus ve Uluslararası kaç projeye,kaç makaleye imza atmış ?
Kendi alanında yenilik namına ne yapmış?
Siyasetle ilgilendiği kadar kendi alanıyla ilgileniyor mu ?
Zan edersem cevap hiç.Bu tür akademisyenler kendilerinden farklı düşünen insanlara hep farklı gözle bakarlar.Onları küçümserler.Onlara göre her şeyi kendileri bilirler.
Bununla bağlantılı bir hikaye aktarmak istiyorum.
Profesör ve köylü
 
Profesör Konferans vermek üzere salona girmiş.
Salon, ön sırada oturan yaşlı bir köylü dışında boşmuş. Konuşup konuşmama konusunda tereddüde düşen Profesör sonunda yaşlı köylüye sormuş:
Buradaki tek kişi sensin. Sana göre konuşmalı mı, yoksa konuşmamalı mıyım?
 
yaşlı köylü cevap vermiş:
"Hocam ben basit bir insanım, bu konulardan anlamam. Fakat ahıra gelseydim ve bütün atların kaçıp bir tanesinin kaldığını görseydim, yine de onu beslerdim."
 
Bu sözlere hak veren Profesör konferansa başlamış. İki saatin üzerinde konuşmuş durmuş, konferanstan sonra kendini mutlu hissetmiş, dinleyicisinin de konferansın çok iyi olduğunu onaylanmasını isteyerek sormuş:
-"Konuşmayı nasıl buldun?"
Yaşlı köylü cevap vermiş:
"Hocam sana daha önce basit bir adam olduğumu ve bu konulardan pek anlamadığımı söylemiştim. Gene de eğer ahıra gelir biri dışında tüm atların kaçtığını görseydim, onu beslerdim, ama elimdeki tüm yemi ona verip hayvanı çatlatmazdım."
Evet birilerine yukarıdaki hikayede anlatıldığı gibi çok bilmişlik taslamamak lazım.Hiç kimsenin aklını hafife almamak lazım.Bazen ummadığı hesaba katmadığı  insan ona ders gibi cevap verebilir. Elinden bir iş gelmez sandığımız nice kimseler vardır ki, kendilerinden umulmayan önemli işler yapabilirler. Hiçbir insanı küçümsememek gerekir. Vesselam...
  
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner24

banner49

banner48