İnsan yalnız doğar ve yalnız ayrılır bu dünyadan. Ancak bunun dışında yalnızlık yoktur. Yalnızlıktan memnun kalacak kimseyi de tanımıyorum bu dünyada ve tanıyabileceğimi de sanmıyorum.
 
       Yolda yürürken iki delikanlı geçti yanımdan. Sesli sesli sohbet ediyorlardı. Kısa olan ötekine, “haydi gidelim de bir sigara içelim” deyince öteki; “Yok lan artık bırakacağım sigarayı, merdivenden çıkarken nefesim kesiliyor!” dedi. İlginç, ötekide uzun olanın bu sözünden, belli ki sözün sahibinden de olduğu gibi etkilenmişti ve olur der gibi suskunlaşarak devam ettiler yollarına. Burada uzun olanın görüşü esas alınmış oldu. Terside olabilirdi. İnce nokta baskın kişilik. Buna sosyolojide ne deniyor tam olarak bilemiyorum ama insan yalnız olmadığını hissettiği an dağları da delebilir, dünyayı da yakabilir. Aksine bu çözeltide yoğun özkütleye sahip bir kişilik değil ise her tür etkileme mühendislerinin telkinleri ile yol bulur. İnce nüanslar çekilerek, tıpkı bir kuyumcunun minnacık elması usulca gediğine yerleştirmesi gibi inilir kalbinin derinliklerine. Sonuç belki bir işgaldir belki bir fetih.
 
      İkinci muhakkak olacaktır.  Okul arkadaşlarımız, iş arkadaşlarımız, komşularımız, hatta evlendiğimizde eşimiz, hepsi davranışlarımızı şekillendiren birer etkileyici konumunda olacaktır. Bütün bu etkileşimlerden oluşan edinimlerle de ortak kültürü meydana gelecektir. Ve bu kültürler de ikincilerimizin bilinç kaynakları olacaktır.
 
        Bu ne demek oluyor biliyor musunuz? An-larımızı dahi sorgulamamız gerektiğini. Şöyle ki ömür macerasında bigane olmadığımız her anda ya etkileyen ya da etkilenen konumda olduğumuzun kadimdir. Eğer etkilenen konumda isek bizi kimlerin veya nelerin etkilediğini hissetmek, tanımak ve bilmek için, etkileyen isek, kimleri nasıl, etkilediğimizin farkında olarak yanlışlıkları başındayken durdurabilmek ve bilinçlenmek gerekir. Aksi halde bilinçsizlik ve güçsüzlükle ikincilerimizin merhamet ve insafına bağlı bir hayatla tükenen bir ömrü akışına bıraktığımızı bilmeliyiz.
 
       Bu sonuçtur ki ahirette ikincilerle beraber haşronulacağımız ve bunların kimler olacağı durumu sorgulatılmıştır inananlara.
 
        Dün olduğu gibi bugünde bizim ve sevdiklerimizin her tür rüzgâra kapılıp kaybolmalarını istemiyorsak, aç dimağlarımıza tertemiz bilinçleri biz sunmalıyız. Ve de kendimiz de hantal ve gevşek olmamalıyız. Aksi halde bu konuda uzmanlık mastırlarını yapmış nice kötü alışkanlık kazandırıcıları, beyin yıkayıcıları, asi, serserilikler, isyan ve inançsızlıklar kapımızda olta atarak beklemektedir. ikinci olmak veya ikinciyi seçmek bir yerde yarınlarımızın da kaderi olacaktır…..
 
 
 
Saygılarımla…
 
    
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner24

banner49