Eğitim organizasyonu, insan yapılandırması adına ciddi bir organizasyondur. Fiziki ve sosyal etkilerin sağlam tetiklemeleri ile gelişen veya durağanlaşabilen büyük bir sistemin işletilmesidir. Bu işletim tüm işletimlerden çok farklı bir eksende de sayılmaz aslında. Ancak sonuçlar bazında telafisinde büyük zaman dilimleri söz konusudur.
 
Son zamanlarda Milli Eğitim Bakanlığımız Mebbis sistemi ile öğrenci, veli ve eğitimcilerle işbirliği kültürünü geliştiriyor, bu çok olumlu bir gelişmedir elbette. Ancak şuralar ve benzeri öneri kaynaklarını çok ani değişimlere vesile kılmak çeşitli istikrarsızlıklara yol açabilecektir.
 
Tüm işletim sistemlerinde olduğu gibi Eğitim de keskin virajlardan rahatsız olur. Keskin viraj demek savrulmak demektir. İlk etkisi hızı düşürmektir ki hareket halindeki hedeften gittikçe uzaklaşılmak, en son istenilecek bir durumdur. Bunun yanı sıra, motivasyon, güven zafiyetleri, ekonomik kayıplar, sistem yapılandırmalarına gidecek enerji, toplam başarı sermayemizin önemli bir miktarını tüketecektir.
 
Bireysel anlamda değişim ve yenilenmeyi hayatın merkezinde sayan birisi olarak bu konuya farklı bakmam yükümüzün bir hayli kırılgan bir malzemeden oluşmasından sebeptir. Minnacık bedenleri keskin virajlardaki savrulma etkilerinden uzak tutma kaygımdandır derim.
 
Geçen bir basın grubu bir haber yayınlamış doğru ise bir şeylerin yeniden silbaştan yapılandırılacağı sonucu ortaya çıkacak ki bu biraz ürkütücü geliyor insana. Özellikle de bu “sil baştan kavramı” bana bir hayli itici ve tehlikeli geliyor. Bu kavramı diğer hiçbir kurum sahiplenmezken Eğitim sistemi ile özdeşleşen bir hal aldı ne yazık ki.
 
Elbette bu medya abartısı da olabilir ancak gerek eğitimciler için gerekse kamuoyu için etkileri bir hayli ciddi oluyor. Son söylenti doğru çıkarsa; 1997 de başlayan köklü değişikliklerle 5+3 zorunlu eğitim sistemi, 2012 de 4+4+4 şekli ile dönüşüm tamamlanmamışken yeni görüşle zorunlu eğitim çağı beş yaşına inecek ve 3+3+3+4 modeli devreye girecek.
 
Belki olumlu tarafları bünyesinde barındıran bu durum ani bir hamleyle planlanıyorsa, bir öncekindeki iddiayı yok sayacağı gibi kendisine de eksik bir güven meydana getirecektir.
 
Bana göre eğer bazı konularda yenilenmeler (silbaştan) söz konusu olacaksa öncelikler şunlar olmalıdır;
 
-         İtibar zincirini kırıcı itibar bozucu her tür söylemden kaçınılması,
-         “Empati”, “eleştirel düşünebilme”, “sistem ahlakı” ve “birlikte yaşayabilme kültürü” derslerini aktive etme,
-         Merkezde öğrenci menfaati gözetilerek tüm imkânları bu minvalde tüketmek.
-         İlksan, Öğretmen evi ve tüm sosyal tesisleri kapatmak.
-      Hafta sonu destekleyici eğitimin maddi getirileri isteyen tüm eğitimcilere açılmalı.
-         Standart kişilerin katıldığı lüks seminerlerin tamamen iptal edilmesi, buraya harcanan giderlerin somut eğitime yapılandırılması,
-         Eğitimcileri ve öğrencileri küçük bütçelerle saygıdeğer gelişim etkinliklerine ve çalıştaylara dahil etmek,
-         Eğitimcilerden de, özel kurumlardaki ekonomik kaygılarıyla resmi görevini aksatmasını engellemek. Özeldeyken öğrencisinin ve ailesinin ağzının içine bakan kişilik resmi görevinde ne halleri varsa görsünlere dönüşüyorsa sistem ahlakı başarısız demektir.
 
Sonuç ne olursa olsun bilgi üretimi ve ahlaklaşma adına olumlamaları vitrinimizin başköşesinden indirmemeli ve hassasiyetlerimizi eksiltmemeliyiz. Bu anlamda tüm camia için istikrar ve sistem ahlakı iki temel söylemim.
 
Saygılarımla… 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner24

banner49