Şanlıurfa bildiğiniz üzere Dünya'nın dördüncü kutsal şehridir.
   30 Mart seçimleri artısı ve eksisi ile geride kaldı. Şimdi önümüze yani yarınlarımıza bakmak ve yarınlarımıza emin adımlarla yürümek zamanı.
   30 Mart’ta halkın oyları ile iş başına gelen Başkanlar mazbatalarını aldılar ve ‘bismillah’ diyerek göreve başladılar. Dilerim, çiçeği burnunda yeni başkanlar bu güvene layık olurlar. Güven konusunda iki düşüncem var.
      İlki, İslam dini, Müslümanların her iki âlemde mesut ve müreffeh bir vaziyette bulunmasını ister. Bu cihetle Müslümanların hem dünyaları için, hem de ahiretleri için çalışıp helal kazanmalarını emreder.
   İslam'da dünya ve ahiret saadetinin temeli çalışıp helal rızık kazanmaktır. Çünkü Cenab-ı Allah'ın ihsan ettiği nimetlerin çoğu, çalışmakla meydana gelmektedir. Bu itibarla bütün iyiliklerin, sağlık, servet ve saadetin ana menba-ı vicdan muhasebesi yaparak çalışmaktır. Bütün kötülük ve ahlaksızlıkları, fakirlik ve sefaletin oluşması cüzdan muhasebesine odaklanmak ve tembelliktir.
      Çalışmayan, Kara para elde edip ve haram yollarla dünyasını sürdürenlerin, geçici olarak mutluluk sürdürebildiği gibi, gelecekte zaruretten kurtulmayıp, diktiği ağaçlar (Haram faaliyetler'in) mutlaka meyve vermeye başlayacaktır. Yani yaptığı haram faaliyetlerin karşılığı; kaza, bela ve afetlerden kurtulmayacağını bilmelidir. Ne ekersen onu biçersin. Onun içindir ki, namuslu ve şerefli bir hayat sürdürebilmesi için haram faaliyetlerden uzak durmalıdır.
      İkincisi ise, Çalışarak helal kazanmak, insanı daima güzel düşüncelere, saadet yollarını aramaya, hayatı kurtarmaya ve önder olmaya sevk eder. Tembellik ve jet hızı ile zengin olma düşüncesine haiz olan insanlar ise daima yaptıkları işlerin deşifre olması düşüncesindedirler. O zaman, naalet ve nefretle anılma yerine, saygı, sevgi ve rahmetle anılmayı tercih etmeliyiz ki, daima başımız dik olsun.
     Hz. Ali (R.A.) : ''Her şeyin bir kıymeti vardır, kişinin kıymeti, güzel yaptığı şeydir. Kimden istersen iste, esirsin; Kime verirsen ver, amirsin.'' buyurdular. Bu vecizesi ile İslam'da insanın çalışıp helal kazanmasından başka bir şeyi olmadığını, çalışan insanın hür ve üst el olacağını, çalışmayanın ise, esir düşeceğinin beyan etmiş olmaktadır.
        İslam'ı incelediğimiz zaman, dünyada mümin bir millet varken ilim, ahlak, kuvvet, medeniyet ve kudret bakımından ondan daha üstün bir milletin olmaması lazım geldiğini anlarız. Eğer Yüce Türk İslam alemi olarak bu vasıfları taşımıyorsak, kabahat jet hızı ile zengin olup kara para temin edenlere göz yuman önderlerdedir.
       Bir milletin en başta sahip olması gereken en önemli konu, birlik ve beraberlik halinde yaşamlarını sürdürmeleridir.  Milli birlik ruhunu kaybeden cemiyetler, Allah korusun, her şeylerini kaybetmek zorunda kalırlar.
        30 Mart’ta Urfa halkı oyları ile istikrarın devamı noktasında tercihlerini ortaya koymuşlardır. Seçim artık geride kaldı. Şimdi hizmet zamanı. Çok laf, çok söz yerine şimdi hizmet etmek için kollar sıvanmalı ve kısır döndü’den kurtularak icraatlar ortaya konulmalı…
       Seçilmenler seçmenlere karşı teşekkürlerini İCRAATLARI ile ortaya koymalılar…
 
       Yeniden buluşmak dileği ile…