30 Mart’tan sonra iki yeni merkez ilçe Belediyemiz daha oldu.
     Birisi Eyyübiye, diğeri de Haliliye!
     Karaköprü’nün amblemi olması hesabı ile Karaköprü’nün böyle bir sorunu yoktu. İlk etapta Eyyübiye Belediyesi bir amblem yarışması düzenledi ve birinci olan eseri seçti.
     Sırada Haliliye Belediyesi vardı.
     Amblem – logo tasarım yarışması ile ilgili bir şartname hazırlandı ve kamuoyu ile paylaşıldı. Her şey gün ışığı gibi ortadaydı.
      Haliliye Belediyesi bana göre Urfa’nın en merkez ilçe Belediyesi olmasına karşın şartnamede belli bir takım kıstaslar ortaya koymuştu.
       Haliliye Belediyesinin simgesel unsurları olarak Göbeklitepe, su, tünel kanal, Buğday, arpa, Pamuk ve At sıralandı.
        Adaylar en fazla üç eserle, en fazla dört renk ve en fazla da üç simgesel unsurları kullanabilecekti..
        6 kişilik bir jüri oluşturulmuştu. Jüri’nin başında ise Fen – Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü başkanı Prof. Dr. Abdullah Ekinci vardı.
        Süreç içerisinde 111 katılımcıdan 330’a yakın eser rumuzlar altında belirtilen adrese ulaştırıldı. Gel zaman, git zaman derken nihayet birinci olan eser belirlendi ve ‘Mavi’ rumuzlu Emine Maç’a ait eser birincilik ödülüne layık görüldü.
          Emeğe her zaman saygım olmuştur. Birinci olan ve hatta dereceye girmeyi başaran Abuzer Gökçü ile Mustafa Baytar’ı tebrik ediyorum. Çalışmalarından dolayı ellerine sağlık diyorum.
         Ama burada birincilik ödülüne layık görülen ve yarışma şartnamesinde ‘kuş’ sembolünün yer almamasına karşın birinci olarak lanse edilen eser hakkında bir şeyler söylemeden geçmek istemiyorum.
         Birincilik ödülün bana göre şartname dışında bir çalışma ile elde edilmiştir. Bu bana göe yanlış olmuştur. Yok kuşmuş! Yok Yusufcukmuş! Yok barışı! temsil ediyormuş türünden söylemlerle kaçak güreşmenin hiç alemi yok.
       Şartnameyi kim ya da kimler hazırladı?
       Eserleri değerlendiren jürinin şartname ve ortaya konan kıstaslardan hiç haberleri yok mu?
       Allah aşkına bu kuş nereden çıktı?
       Haliliye Belediye Başkanı Fevzi Demirkol’u aradım ulaşamadım. Ankara’daymış. Basın bürosundan Yaşar Okutan ile konuştum. Başkanı aradığımı fakat ulaşamadığımı söyledim. Birlikte Ankara’da olduklarını söyledi. Aratacağım dedi, öyle kaldı. Bu yazımı yazana kadar da ne arayan oldu? Ne de soran!
      Sonra jüri Başkanı olan Prof. Dr. Ekinci’yi aradım.
      ‘Hocam, oldu mu şimdi?’ diye sordum.
      Bana verdiği cevapta, ‘Şartnameyi Başkan Fevzi bey ile arkadaşları hazırlamışlar. Sonra bana teklif geldi. İsmimi yazmışlar. Şartname hazırlanmıştı. Bana göre de böylesi bir çalışmada sınırlama yapılması yanlış. Objelerde serbestlik çok daha önemli. Amblem ile ilgili logo sunumunun yazısını da ben kaleme aldım. Simge unsurlarında yer alıp almaması dikkatimi çekmedi’ dedi.
         Bir yarışma düzenleyeceksin ve yarışma ile ilgili olmazsa olmaz deyip kırmızı çizgilerini ortaya koyacaksın ve sonrasında da şartnamede yer almamasına karşın Kuş’u sembolize eden çalışmayı birinci ilan edeceksin…
        Haliliye Başkanı Fevzi Demirkol’a soruyorum.
        Bu yapılanlar diğer 110 katılımcıya karşı haksızlık olmadı mı?
 
        Yeniden buluşmak dileği ile…