Milli benlik ve şuur, bir milletin kendini duyması ve bilmesidir. Hem duyguya, hem düşünceye dayanan Milli benlik, bir milletin manevi kuvvetlerinden en önemlisidir. Milletlerin hayatını koruyan dört savunma hattından en sonuncusu ve en önemlisi Milli şuurdur.
 
İnsan uzviyetinin karaciğer, akciğer, kalp ve beyin nasıl dört önemli koruganı ise, bir milletin de ordu, bağımsızlık, iktisadi demokrasi ve Milli benlik ve şuur, dört büyük kalesidir.
 
Kur'an-ı Kerim;
 
1- ''Yaptığınızişlerden elbette sorumlu olacaksınız.'' (S. 16-A. 93)
 
2- ''Sizi boş yere mi yarattım.'' (S. 23. A. 115
 
3- ''Fitne çıkarmak adam öldürmekten beterdir.'' (S. 2. A. 191)
 
4-''İkiyüzlüler için daimi kalacakları cehennem hazırlandı.'' (S. 9. A. 67)
 
5- ''Birbirinizi çekiştirmeyiniz. Zaafa düşer devlet elinizden gider.'' (S. 8. A. 46)
 
6- ''Bilmediğin şeyin ardına düşme. Gözünüz, kulağınız ve kalbiniz sorumludur.'' (SA. 17. 36)
 
7- ''Bozgunculuk çıkarmayınız.'' (S. 26. A 183)
 
8- ''İkiyüzlüler, kalplerinde fesatlık bulunanlar, yalan haber yayanlar bu hallerinden vazgeçmezlerse seni onların üzerine musallat ederim.'' (S. 33. A. 60)
 
9- ''Hiç kimse ile alay etmeyiniz. Alaya alınan Allah'ın yanında diğerlerinden daha hayırlı olabilir. İsim takmayın, ayıplamayın, böyleleri kötüdür.'' (S. 49. A. 11)
 
10- ''Çekiştiricinin, alay edicinin, ayıplayıcının, el ve göz ile işaret edicinin vay haline.'' (S. 104. A. 1)
 
 
 
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) hadis-i şeriflerinde:
 
1- ''Başkalarının kusurlarını diline dolayan, fena söz söyleyen mü'min değildir.''
 
2- Yalancılar, kibirliler, hayra ağır şerre çabuk olanlar, halkı biribirine düşürenler ve ara açanlar Allah tarafından hiç sevilmezler.''
 
3- ''Kulağa fena gelen sözden kaçının. Bileşin ve birleştirin.''
 
4- ''Halkın anlayacağı dille konuşun, yoksa onları küfre sokarsınız'' 
 
5- ''Açmayın örtün. Mü'minler bir birleriyle yapı harcı gibi olmalıdırlar.'' Diye buyurmaktadır.
 
Ayet ve hadis-i şeriflerden anlaşılacağı gibi olmalıdırlar buyururlar. Ayet ve hadis-i şeriflerden de anlaşılacağı gibi haram olan alışkanlıklar dinimize en büyük ve affedilmesi çok zor günahlardan addedilmişlerdir. Hatta bu gibilerle konuşmayı dinimiz yasaklamıştır. Sadakat ve samimiyetle ibadetini yapmayıp riyakârlığı meslek edinenler için; bunlar mü'min değillerdir veya ölü kardeşinin etini yemek gibidir denilmemiştir. Yüce Türk İslam âlemi olarak çok dikkatli olalım!
 
Bir gaye için yaratıldığımıza ve yaptığımız her işten sorumlu tutulacağımıza göre, lütfedilen akıl, idrak, seziş ve kabiliyetlerimizi iyi kullanarak kitap ve Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'in emirlerini istenildiği gibi yaparak, ilim yolunda ve ahlak kuralları içinde kalmak suretiyle hedeflerimize erişebiliriz. İlk önce çevremizdekileri sonra da kendimizi bilmeye çalışacağız ve gücümüzün yettiği nispette Allah'ın emirlerini yerine getirmeye yaklaşacağız.
 
Her şey tasarrufumuza verildiğine, bunlardan en çok faydalanmamız istendiğinde, bunları yapabilecek yetenekler lütfedildiğine ve her türlü hareketliliklere tahammül edebilecek bünyeye sahip kılındığımıza göre bize düşen, irademizi iyi kullanmak, okumak, çalışmak, üretmek, güçlüyü ve daha güçlüsünü istemek, insan haysiyeti gururu, onuru ve Vatan sevgisini içinde yükselip, geleceğimizi teminat altına almaktır. Bunların en iyi şekilde olması için de, vicdanlı olmak, sevmek, saymak, birlik-beraber olmak, kaynaşmak ve gönül dostluğu kurmakla mümkündür. Birlik, dirliktir atasözünü unutmayalım?
 
Şunu iyi bilmeliyiz ki, İslami yeti huzur içinde idrak edebilmemiz için; Allah korkusu, Milli benlik ve şuur uyanık olunca, ehil olmayan adam kayırma (İltimas), rüşvet ve haksızlık diye bir şey olmaz ve ortadan kalkar. Allah' tan korkarak, namusuna, şerefine ve vicdan ahlakına sahip olanların hizmeti inkâr edilemez. Tarihi, şahsiyetlere gerçek değeri verilir. Herkes iyi bilmelidir ki, Milli şuur, bir milletin yaşama iradesi, yaşam kaynağı ve en kuvvetli silahıdır. Milli şuuru olmayan, Vatan sevgisinden ve Allah korkusundan mahrum olup kendilerini yalnız dünya işlerine adayan, seçilmiş ve atanmış idareciler kadar tehlikeli bir şey olamaz. Üzülerek ifade edeyim ki, haram yemeleri tescilli olan bazı kimselerin, riyakârlığa odaklanarak fanatik Müslümanlık işaretleri verip, haram para ile zekât, sadaka-i fıtır ve gösteriş için yaptığı diğer maddi yardımlar, ancak kendilerini kandırmaktan başka bir şey olabilir mi Allah aşkına!
 
Yanlış mı? Doğru mu? Siz kararı verin! 
 
Yüce Türk İslam âleminin sağlığını ve mutluluğunu bozan ihanet şebekelerinin şerrinden Cenab-ı Allah bizleri muhafaza etsin.
 
 
 
Gökten iner bütün melekler
 
Allah huzurunda kabul olur dilekler,
 
Yirmi üçüncüyü idrak eyledik,
 
Mü'min mükâfatı Cenab-ı Allah'tan bekler.
 
 
 
Oruç vicdanlı zihinleri berraklaştırır,
 
Gıybetten haramdan, yalandan uzaklaştırır,
 
Yirmi dördüncü gün sona ererken,
 
Kadir gecesinin müjdesini verir.
 
 
 
Yeniden buluşmak umudu ile…