Devesiyle birlikte çölde yürümekte olan bir bedevi, güçlükle yürüyen, susuzluktan dudakları kurumuş bir adama rastlamış. Adam, bedeviyi görünce su istemiş; bedevi de devesinden inip ona su vermiş. Suyu içen adam birden bedeviyi iterek deveye atladığı gibi kaçmaya başlamış.
 
Bedevi arkasından bağırmış:
 
"Tamam, deveyi al git ama senden bir ricam var: Sakın bu olayı kimseye anlatma!"
 
Bu isteği tuhaf bulan hırsız, biraz duraklayıp nedenini sormuş.
 
Bedevi şöyle yanıtlamış:
 
"Eğer anlatırsan; bu olay, her yere yayılır ve insanlar bir daha çölde muhtaç birini görünce yardım etmezler..."
 
Hikâye böyle.
 
Aslında hepimizin bu hikâyeden yola çıkarak ders almamız gerekir diye de düşünüyorum. Çevremizde gerçekten o kadar muhtaç var ki, onları sahteleri ile çoğu zaman birbirine karıştırmakta hatta bazen sahte muhtaç görünümündekilere kızıp, gerçek ihtiyacı olanlara bile sırtımızı dönebilmekteyiz.
 
Bugün yalancılık ne yazık ki had safhada!
 
Sahtekârlıkta bir o kadar!
 
Hırsızlığın haddi hesabı bile yok!
 
Ve işin en garip olan tarafı ise birçoğumuzun vicdanı ne yazık ki cüzdan olmuşta haberimiz bile yok!
 
Gelin biz yine de bardağın dolu olan tarafından ülkemizin aydınlık, çağdaş, modern geleceği adına ne olur bakmaya devam edelim. Bu temennilere Demokrasi ve Hukuk’u da eklemek isterim ama elim varmıyor nedense!
 
Hayırlı Cumalar temennisi