Hz. Mevlana şüphesiz hoşgörünün en güzel timsallerinden birisidir.
Bugün ne yazık ki, toplum olarak birbirimiz ile hoşgörüden her geçen an daha da uzaklaşmaktayız.
Liderler birbiri ile tokalaşmaz, küçükler büyükleri saymaz, büyükler küçükleri umursamaz, komşu komşu hakkını bilmez ve buna benzer çok konularda ne yazık ki derin yaralar içerisindeyiz.
Hz. Mevlana bizlere her zaman İnsanların her şekilde hata yapabileceğini, fakat önemli olanın hatadan dönmek olduğunu vurgulamıştır. O tüm insanlara örnek bir kişiliktir. İşte bende bugün bu ilkeden hareket ile sizlerle Hz. Mevlana”dan bizlere ulaşan iki ayrı hikâyeyi paylaşmak istiyorum.
Tabi ki en başta kendim ders alabilmek umudu ile,,,
HİKÂYE BİR;
Bir gün Mevlana’nın “Ben yetmiş üç milletle (bütün dinler) beraberim.” dediğini duyan ve buna içerleyen Kadı Sıraceddin, bilginlerinden birini, Mevlana’ya göndermiş. Ona sıkı sıkıya da tembih etmiş…“Git ve Mevlana’ya herkesin içinde sor. Bu sözü demiş mi, dememiş mi? Demişse hakaret et…”
Bilgin dergâha gider, “Sen yetmiş üç milletle beraberim demişsin, doğru mu?” diye sorar.
Mevlana “Evet” der, “Hala da deyip duruyorum.”
Alim, Mevlana’ya hakarete başlayınca,Mevlana gülerek şöyle der:“Bu söylediklerinle de beraberim ben.”
HİKÂYE İKİ;
Bir gün yolda iki kişi kavga ederlerken birisi diyor ki:”Ben öyle bir adamım ki bana bir laf söylesen bin laf işitirsin!” Bu sözü duyan Mevlana, derhal yanlarına giderek o adama:“Ne söyleyeceksen bana söyle, benimle kavga et diyor, ben de öyle bir adamım ki bana bin söylesen bir laf bile işitemezsin!” Bu sözden sonra bin laf söyleyebileceği için övünen adam tek kelime edemiyor. Ve Mevlana’ya saygı göstererek barışıyorlar.