Alevi Bektaşi âşıklık geleneğinin yaşatıldığı Haliliye ilçesine bağlı Kısas Mahallesi’nde yetişen ve bu geleneğin son büyük temsilcilerinden biri kabul edilen Aşık Celali, yazdığı 5 binden fazla şiiri, çaldığı bağlama ve cümbüş, katıldığı müzik meclisleri ve yaşam tarzıyla iz bıraktı.
ŞİİRLE YOĞRULAN BİR ÖMÜR
1929 doğumlu olan Veli Göncü, hayatını halk ozanlığına, sanata ve Şanlıurfa kültürüne adadı. 7 çocuk ve 30 torun sahibi olan Aşık Celali, aynı zamanda kuş merakıyla da tanınıyordu.
1950’li yıllarda Şanlıurfa Musiki Cemiyeti'nde aktif olarak yer alan Celali; Mukim Tahir, Kel Hamza, Tenekeci Mahmut, Kazancı Bedih ve Bekçi Bakır gibi ustalarla aynı meclislerde bulundu, onların dizinin dibinde sanata ve geleneğe dair bilgi biriktirdi.
5 BİNİN ÜZERİNDEKİ ŞİİRİNİ KİTAPLAŞTIRDI
Aşık Celali bugüne kadar yazdığı 5 binin üzerindeki şiirinden, 168 şiirinin yer aldığı ve hayatının anlatıldığı birinci kitabını 2010 yılının Temmuz ayında; 133 şiiriyle ikinci şiir kitabını 2014 yılı Ocak ayında, üçüncü şiir kitabıyla 190 şiirini olmak üzere, Şanlıurfa Valisi Abdullah Erin’in katkılarıyla “Yazdığı 5.000’in üzerinde şiiriyle âşıklık ve Şanlıurfa makam geleneğinin ozanlarından olan Kısaslı Âşık Celâlî mahlaslı Veli Göncü’nün ŞURKAV’ın destekleriyle son kitabı basıldı.
Sözleri Urfalı Şair Abdi’ye ait olan, Mukim Tahir’in Araban makamında okuduğu, “Hüsnün senin ey dilber nadide kamer mi ?” ünlü gazeli adeta kendisi ile özdeşleşmişti.
KISAS, BİR USTASINI DAHA UĞURLADI
50’den fazla halk ozanının yetiştiği Kısas Mahallesi, Aşık Celali’nin vefatıyla bir büyük değerini daha kaybetti. Kültürel hafızanın yaşayan son tanıklarından biri olan Celali’nin ardından, Urfa bir âşığını, Türkiye ise nadide bir kültür elçisini yitirmiş oldu.