İSLAMDA TEMİZLİK

     Mikrop bildiğiniz üzere mikro organizma denen küçük mevcudiyetlerdir. (Varlıklar) Gözle görünmezler. Ancak mikroskop denen optik- mercekli cihazlarla görünebilirler. Bir kısım mikroplar mikroskopla dahi görünmezler, seçilemezler. Filtreden geçerler, bunlara virüs denir. Vücuda giren mikroplar, bulundukları yerde odaklanıp hastalıklara neden olur.
     İslam kültüründe, en güzel ve gerçek ibadet, temiz ve sağlıklı kalp ve bedenle yapılabilendir.
     Bunun içindir ki temizliğin İslamiyet’te çok önemli bir yeri vardır. Sadakatli, samimiyetli olan ve riyakârlık mikrobundan uzak olan bir mümin mutlaka ruhen ve bedenen temiz yaşar. Temiz yer temiz içer. Temiz giyinir.
     Temizlik insan sağlığını koruyan ve insana başkalarının sadakatle hürmet ve sevgisini kazandıran en güzel bir ahlaktır. Temizlik deyince akla hemen vücudun her tarafını temizlemek yeterli değildir. Allah'tan korkan ve ruhunda Vatan sevgisi olan Müslüman'nın dış temizlikle beraber, iç (Haram yememeli) temizliğe de riayet etmeli. Dini sözünü ve kalbini de tertemiz tutmalıdır. Çünkü pislik, insana hem başkalarının nefretini kazandırır, hem de bir çok hastalıklara neden olur, hem de Allah'ın rızasını ve Hz. Muhammed (S.A.V.) in muhabbetini kaybettirir..
      Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) ''Yemekten önce el yıkamak nimete hürmettir, yemekten sonra el yıkamak ise şükürdür.''  Ve ''Uykudan kalkınca ellerinizi yıkamadan önce bir şeye dokunmayınız'' buyurmaları temizliğe ne derece önem vermemiz gerektiğini göstermektedir.
      Cenab-ı Allah, Kur'an-ı Kerimde ''Şüphesiz Allah, çok tövbe edenleri ve temizlenenleri sever'' buyurmuşlardır.
      Şöyle ki: ''İnsanların nefretini kazanan şu iki lanetlenmiş kimseden sakının (onlardan olmayın) buyurdular.
     Bunun üzerine Sahabe-i Kiram Hazretleri: -''Ey Allah'ın Resulü, bu iki lanetlenmiş dediğiniz kimlerdir?’ deyince,  Peygamber Efendimiz: ''Birincisi insanların geçtiği yol üzerine abdestini yapan. İkincisi de yine insanların gölgelendiği yerde abdest bozan kimselerdir'' diye buyurdular.
      Halil ÇİNİ olarak, bu yazıyı neden yazma ihtiyacını duydum?
      Malumunuz, Bahar arifesindeyiz. Şöyle bir çevremize yani başta ilimizin tek mesire yeri olan Orman alanı başta olmak üzere ziyaretlerin ve tarihi dokunun hakim olduğu Harran’a, Akçakale’ye, Birecik’e, Viranşehir’e, Halfeti’ye ve daha birçok yeşilin bir şekilde hakim olduğu alanlara bakalım. Örneğin, Harran ovasında yol ve gölgelik ağaçların altında temizlik diye bir şey göremiyorum. Onun içindir ki, Harran ile diğer ilçelerimizde özellikle de ağacın ve yeşilin hakim olduğu yerlerde ikamet eden hemşerilerimizin çocuklarına temizliğin, stratejik (Önemini) boyutlarını anlatıp, eğitmeliyiz.
       Bölgede, yöre’de, Ova’da yapılan düğün ve diğer yemekli ziyafetlere bakıyorum. Aynı ıslak ve kuru havlu ile herkes ağzını, elini silip kurutuyor. Sözde temizlik yapmış oluyoruz. Oturduğumuz yerde temizlik olmayacağını artık öğrenelim, öğretelim.
       Altını çizerek ifade etmek isterim ki, Türk İslam kültüründe böyle bir temizlik kültürü yer almamaktadır. Dikkat edersek bu tür oluşumların bol olduğu yerlerde son zamanlarda bulaşıcı hastalık sayılarında da artışlar yaşanmaya başlandı. Temennim bu türden yanlışlıkların artık önünü alabilmektir.
      Cenab-ı Allah, İslam alemini ruhen, bedenen temizlikten mahrum riyakarların şerrinden muhafaza etmesi dileğiyle….
 
      Şen ve mutlu kalınız…