Gençliğin İnşasında Gençlik Merkezlerimizin Rolü

Yusuf Kaplan’ın “Gençliğini ihmal eden, geleceğini imha eder!” sözü, bir toplumun en kıymetli hazinesi olan gençlerin önemine dair derin bir manifestodur. Zamanın akışı içerisinde gençlik, yalnızca bireysel varoluşun değil, toplumsal yapının da en temel dinamiğidir. Gençler; yarının liderleri, düşünürleri, sanatçıları ve bilim insanlarıdır. Dolayısıyla, onların hayat yolculuklarına doğrudan veya dolaylı yoldan etki etmek, toplum olarak geleceğimizi inşa etme sorumluluğumuzu da beraberinde getirir.

Gençler, hayatın değişken ve karmaşıklığı içerisinde ciddi bir etki alanına sahiptirler. Bu yaşlarda bireylerin olumlu veya olumsuz etkilenme olasılığı, gençlik döneminin özgün dinamikleri ile birleştiğinde oldukça yüksektir. Bu nedenle, gençlere temiz, sağlıklı ve objektif ortamlar sunmak, onların doğru ile yanlışı ayırt edabilme yetisi kazanmalarını sağlamak adına elzem bir görevdir. Hem toplumun hem de devletin bu konudaki sorumlulukları, eğer ihmal edilirse, kötü niyetli şahısların ve grupların sağladığı boşluklar, gençlerin hayatında olumsuz bir etki meydana getirebilir.

Eğitimcilerin sıklıkla vurguladığı gibi, “Siparişlere emanet beyinler, bedel ödemeye mahkûm olmaktan kaçamazlar.” Bu gerçeklik, gençlerin zihinsel ve duygusal gelişimlerini pekiştirmek adına yönlendirici bir çağrıdır. Gençlik ve Spor Bakanlığı bünyesinde görev yaptığım on yıl boyunca, kendi gözlerimle şahit olduğum bir gerçek var: Gençlik merkezleri, birer “ikinci ev” işlevi gören, güvenli limanlar oluşturan mekânlar haline gelmiştir. Türkiye genelinde altı yüzü aşkın gençlik merkezi ile üniversitelerdeki genç ofisler, binlerce gencimize hizmet etmektedir. Bu merkezler, gençlerin okul dışındaki zamanlarını verimli bir şekilde değerlendirebilmeleri için samimi ve destekleyici bir aile ortamı sunmaktadır.

Bu merkezlerin misyonu çok geniştir; sosyal, kültürel, sanatsal ve sportif alanlarda gençliğe hizmet etmeyi hedefler. Burada devam eden gençler, hem kendi yeteneklerini keşfederler hem de özgüven kazanmış bireyler olarak toplumsal sorunlarla ilgilenmeye başlarlar. Gönüllü faaliyetlere katılarak, dayanışma ve yardımlaşma olgusunu içselleştirirler. Sevgi, saygı ve diğerkâmlık gibi insani erdemleri kazanan gençler, topluma faydalı ve katkı sunan bireyler haline gelmektedir. Bu sayede, özellikle 6 Şubat depreminin hemen ardından, gençlerimizin sergilediği insanlık hali ve fedakârlık, onların toplumsal duyarlılığının açık ve canlı bir göstergesi olmuştur.

Gençlik merkezleri, sadece fiziksel bir mekân oluşturmakla kalmaz; bunlar, gençlerin potansiyellerini keşfetmeleri, geliştirmeleri ve tatmin edici deneyimlerle kendilerini ifade etmeleri için sunulan geniş bir yelpazeye yayılmış eğitim fırsatları sunar. Kişisel gelişimden dil eğitimine, sanatsal ve sportif faaliyetlerden sosyal projelere kadar birçok alanda düzenlenen atölyeler ve etkinlikler, gençlerin kendilerini bulabilmeleri adına gereken ortamı sağlamaktadır.

Ayrıca, gençlik merkezlerimizin sağlamış olduğu en önemli aktivitelerden biri de gençlik kamplarıdır. Bu kamplar, gençlerin güvenli bir ortamda doğayla iç içe olmalarını, farklı bölgelerden gelen arkadaşlarıyla kaynaşmalarını sağlamaktadır. Türkiye’nin cennet köşelerinde bir hafta boyunca ücretsiz tatil yapma imkânına sahip olan gençler, burada hem dinleniyor hem de stres atarak kişisel ve sosyal yönlerini geliştiriyor. Her genç, bu deneyimle birlikte olmanın ve dayanışmanın önemini daha iyi kavrıyor.

Sonuç olarak, gençlik merkezleri yalnızca geçici bir çözüm değil, gençlerimizin geleceğini şekillendiren temel dinamiklerdir. Onlar, geleceğimizi inşa edecek bireylerin yetiştiği yerlerdir. Bizler, gençlerimizin potansiyelini en üst düzeye çıkarmak adına üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmeli ve onlara en iyi şekilde destek olmalıyız. Unutmayalım ki, gençlerimiz toplumumuzu ileriye taşıyacak liderlerdir ve onlara sunduğumuz her fırsat, geleceğe güvenle yürüme yolunda attıkları bir adımdır.

İşte bu nedenle, gençlerin en iyi şekilde desteklenmesi; daha aydınlık, umut dolu ve sağlıklı bir geleceğin anahtarı olacaktır. Geleceği şekillendiren gençlerimize sunacağımız her imkan, bizlerin bir miras olarak geleceğimize bırakacağımız en değerli hazinedir.