ALİ FUAT YILMAZER

      Uzun yıllar Urfa’da istihbarat Şube Müdürü olarak görev yaptı.
      Görevinin son bir yıldan az fazlasında ise Güvenlik Şube müdürü olarak görev yaptı… sonra Urfa’dan tayini çıktı ve gitti..
       Ali Fuat Yılmazer ile tanışıklığımız Polis Gazeteci ilişkisi çerçevesindeydi. Girişken, konuşmayı seven, ikna yönü bir hayli kuvvetli olan birisiydi.
       Tayini çıkmıştı.
       Yılmazer veda turlarındaydı. 
       Bahçelievlerde bir giyim mağazasında kendisi ile son kez karşılaştık. Ayaküstü konuştuk, helalleştik ve oradan ayrıldım.  
       Urfa Emniyet teşkilatında kendi kabuğunda kendi halinde bir polis müdürü olan Yılmazer ismini sonraları Ergenekon’dan Balyoz’a, Oda TV’den KCK’ya kadar birçok siyasi davanın beyin takımında yer alması ile görmeye başladım. İsmi çok konuşuluyor ve uygulamaları tartışılıyordu.
         Bir süre önce yanılmıyor isem emekli oldu.
        Önceki akşam Yılmazer’i Cemaatin kanalı olarak kabul gören Bugün TV’de Tarık Toros’un sorularını yanıtlarken karşımda buldum.
         AKP ile Cemaat kavgasının ayyuka çıktığı, paralel yapılanma itham ve iddialarının havada uçuştuğu bu süreçte ne yalan söyleyeyim İstanbul’da istihbarattan sorumlu olarak görev yapan eski Emniyet Müdürü yardımcısının söyleyecekleri mutlaka bir şeyler olacağını Gazetecilik içgüdüm ile programı izlemeye başladım.
          Yılmazer’i Urfa’da bilen, fakat İstanbul’da özellikle de içinde bulunduğu soruşturmalarda fazla bilgim olmaması hesabı ile karşı söylemlerinin ne denli doğru, yerinde olduğunu tabi ki bilemiyorum. Çelişkiler var mıydı? Varsa neler bilemiyorum. Ama önümüzdeki günlerde bu açıklamanın karşıt boyutta ses getireceği de bir gerçek. Emekli bir polis müdürünün mutlaka çarpıcı bir takım iddialarının olabileceğini düşündüm ve izlemeye başladım.
          Öyle de oldu!
          Emekli Polis müdürü Yılmazer, haliyle kendini savundu. Dahası; suçu kendisinden dolayısıyla Cemaat’ten ziyade Başbakan’a attı. Tüm operasyonlarda Başbakan’ın bilgisi/onayı/desteği olduğunun altını çizdi.
           Yılmazer’i dinlerken, kendi kendime Erdoğan’ın ‘NE YAZIK Kİ, BENDE KANDIRILDIM!’ itirafı aklıma geldi.
             Yılmazer’in söyledikleri ve dile getirdiği Kuşkusuz doğru ama bir o kadar da eksik bir iddiaydı. Çünkü Başbakan’ın bilgisi ve dahli vardı. Tamam. Ama Cemaat ve Cemaat’in devlet içindeki kolları da Başbakan kadar sorumlu değiller miydi?
           Sonuçta, Başbakan’ı bilgilendiren (yalan ve sahte iddialarla) ve Başbakan’dan aldığı onayları hukuksuzca yapanlar kimlerdi?
           Emir ve onay veren Başbakan ise, Başbakan’ı besleyen operasyonel güç kimdi? Kimlerdi?
 
           İşte bana göre ülkemizin bugün içinde bulunduğu açmazlığın ve de en önemlisi iddia edilen Paralel yapılanmada bana göre asıl neşter vurulması gereken tam nokta da burası…
           Başbakan Erdoğan’ı ‘kumpas’ kurmak sureti ile asıl kandıranlar kimlerdi?
 
             Yeniden buluşmak dileği ile…