Bugün sizlerle içimden gelen SİHİRBAZLIK ile ilgili olarak sohbet etmek istiyorum sevgili dostlarım.
         Sihirbazlık, mistik, sözde gizli kudreti olan sihirli kelimeler kullanmak, büyüler uygulamak suretiyle ve buyoidata-biatüstü kuvvetlerden yararlandığı iddiasıyla sıradan kimselerin daha doğrusu sihirbaz olmayanların yapamayacakları bazı şeyleri yapmağa kalkışmaktır.
        Sihirbazlık, sihir ve büyü deyimlerini hepiniz işitmişsinizdir. Bir başka ifade ile sihirbazlık sır, illiyonizm, kağıt oyunu, ikiye bölme, şapka, gizem gibi türlerin yer aldığı bir oyundur.
         Günümüzdeki anlamıyla sihirbazlık sadece bir sahne eğlencesi niteliğini almıştır. Sahneye çıkan sihirbaz, hünerli, ustalık kazanmış, belirli oyunlara alıştırılmış ellerini kullanır. Bir takım mekanik aletlerden vs. yararlanır ve seyircileri şaşırtan, yapılabileceğini, nasıl yapıldığını akılları kesmeyen şeyler yapar. Bu oyunların ardında bir “göz boyama” olduğunu biliriz. Fakat gene de eğleniriz.
          Şanlıurfa’mıza bu tür gösterileri yapmak üzere SİHİRBAZ pek fazla gelmez. Zaten gelmesine de bence hiç gerek yok. Çünkü aramızda gerçek Sihirbazların bile başlarını döndürebilecek, onları asla aratmayacak düzeyde ‘hokus! Bokus!’ deyip şapkasından bir anda şapka çıkartabilecek bize özel sihirbazlarımız! var zaten.
          Bir şahıs düşünün.
          Bir anda şansı döner ve kendisini ummadığı bir makamda bulur.
          İlk zamanlar samimidir!
          İçtendir!
          Gerçekten gayretlidir!
          Ama bir süre sonrasında o da içten pazarlıklı birisi olarak karşımıza çıkar.
          Aday adayı olur, listede yer bulamaz.
          Hop oradan bir başka adrese!
          Biraz sıkıntı görür oradan da bir başka yere. 
          İlk başlarda BİR DÖNEM! der.
          Sonra derin bir U dönüşü ve BİR DAHA OLSA NE OLUR Kİ. HEM YAPACAKLARIMIZ DAHA İŞLER VAR!’ der… 
          Kafaları karıştırır.
          O günlerde kendisine, ‘Peki, oldu olacak Üçüncü bir dönemi de şimdiden düşünüyor musun?’ denildiğinde ise ‘ÜÇÜNCÜ DÖNEM ARTIK HIRSIZLIK OLUR!’ diye cevaplar.
           Ama o sözler unutuldu!
           Geride kaldı!
           Demirel’in dediği gibi ‘dün dündür! Bu gün de bugündür!’
           Ama bu şahsı tutabilene, içindeki ‘bir dönem daha!’ hırsı durdurabilene aşk olsun…
           İçindeki hırs ateşi kendisini yakmaktadır.
           Derin U dönüşlerine devam eder.
           Hani, sihirbaz gösterisini tamamlayıp izleyenlerine veda edecek iken birden şapkasından TAVŞAN çıkartır ya, bizimkisi de işte böyle birisi…
           Yokum!
           Olamaz!
           Bir daha düşünmüyorum!
           O parti mi asla!
           Dönecek olsam neden ayrılırdım ki! diyen birisi bir anda bakıyorsunuz şapkasından bir TAVŞAN çıkartıyor.
           Bizim bu şahıs inanın duruşu, söylemi, hal ve hareketleri ile sahnedeki o SİHİRBAZLARA taş çıkartır türden çeşitliliklerini sunmaya devam ediyor.
            Bu hırs! Bu derin U dönüşleri ve egoistlik bizimkine ne kazandırır bilinmez ama KESKİN SİRKENİN KÜPÜNE ZARAR vermekten öte bir şey yapamayacağını da unutmayalım…
             Hani, HIRS ile KALKAN ZARAR İLE OTURUR derler ya. İşte bizimkisinin de şu sıralar yaptığı tıpkı böyle. Temennim kendisine zarar verirken çevresine de ZARAR, ZİYAN vermemesidir….
             Bizim sihirbazın gösterileri şimdilik ilgi çekmeye devam ediyor. Ama sahne kapandığında önemli olan halkın bu gösteriyi beğenmesi ve ayakta alkışlamasıdır… bence asıl olan gerçek CUMHUR’un son kapanıştaki duruşudur.
 
 
 
            Yeniden buluşmak dileği ile…
  
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner24

banner49