Birey toplumların yapıtaşıdır ve duyarlılıkları, üretkenliği, reddedişleri ile fark oluşturur. Birey, kararlarını kendi verebilir, sorumluluk üstlenebilir. Birey olmak kimlik sahibi olmaktır. Birey olmak; bir disiplin çerçevesinde aklını kullanmak ve aldığı kararların sonuçlarını da yüklenmektir.
Birey olmak, gayret göstermek ve emek sarf etmeyi gerektirir. Birey olmak, toplumdan kendini yalıtmak değil, bütünün içinde kendi gibi bulunabilmektir. İnsan bireysel varlık olduğu kadar toplumsal varlıktır. Toplumun gelişmesi de gerçek bilinçli bireylerden oluşması ile mümkündür.
Birey olmak; kendinin farkında olmak, kendi değerlerinin, yolunun bilincinde olmak, olumlu ve olumsuz yanlarını, davranışlarını değerlendirebilmek, yanlışlarını kabul edebilmek, yakın ve uzak çevresiyle ilişkilerine doğru mesafeler koyabilmek, özeleştiri yapabilmek, kendini kontrol edebilmek demektir.
Birey olmak; kim olduğunun niçin yaşadığının bilincine varmış olmak demek, beşer iken insan olmanın meleklerin secdesine layık, Rabbin Ruhundan üflediği (Hicr 29) onurlu varlık olmanın bilincine varmaktır.
Birey olmak bencil olmadan “Hayır” diyebilmektir.
Başkasına ya da başkalarına bağımlı olmamaktır. Arkadan değil yan yana yürüyebilmektir.
Teslimiyetçi toplumlarda bireysellik kolay kolay hazım olunmaz, aidiyet duygusu yegâne mutluluk vesilesidir. “Kurdun kapması da yegâne korku”. Oysa birey olmak hür olmaktır,
“Birey olamamış, kendini oluşturamamış, varlık nedenini yanıtlayamamış, her gerçek insanın ayrı bir dünya olduğunun bilincine ulaşmamış bireylerden oluşan hiçbir oluşum anlamlar çoğaltamaz,
“Çoğu anne ve babalar de çocukların birey olmasına maalesef hep engellemişlerdir. İşin üzücü tarafı da bu sevgi veya koruma adına yapılır. Bazen eziyete varan baskı, bazen de şefkat komasına sokulan çocuk anne babasız eksik olacağına öyle inandırılır ki yalnız kaldığı ilk anda dağılır ve bocalar da durur. İradesini kullanmayı öğrenen bir kişilikle yetişen, birey olabilen gençler ise hayatı daha dinamik ve özgüvenle karşılar ve hangi etkileşime girerse girsin kendi varlığını doğrulayan adımları atmaya devam eder.
Birey olmak sadece reddetmek değil, reddettiğimiz şeylerin yerine neyi, nasıl ve neden koyacağımızı kavramakla mümkündür. Biz bilinci için önce sağlam bir ben bilincinin yerleşmesi gerektiğini bilip varlığını yitirmeden bütün içinde eriyip, yok olup gitmeden öz ile bir olarak aynı zamanda kendi farklılığının ve kıymetinin de bilincinde olmaktır. Birey olmak “gerçek insan” olmak demektir.
İşte bu noktada yaşamına “Yaratıcısı” ile anlam kazandıran birey gerçek insandır ve kul dur. Taati sadece onadır “Ancak sana kulluk eder, ancak Senden yardım isteriz!” (Fatiha 5)
Yani kuldur. Sadece mutlak iradeye teslim olmuştur.
Kulluk kölelik değildir. İradeyi veren ve onu kullanmayı isteyen merciye teslim olmaktır. Rabbin inşasına hazır olmaktır. Ve bu kulluk bilincinde birey nesne değildir. Allah (cc) karşısında da en onurlu Öznedir ve kul dur.
Saygılarımla… 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner24

banner49

banner48