Bayram bitti tersine göç bitti. Röportaj yapıyor spikerin biri, bayram tatilinden dönüşler hakkında ne dersiniz cevap manidar “ keşke hep orda kalsalar” Bende aynısını söylüyorum “keşke hep burada kalsalar” buralarda bir yerlerde kalsalar ne de iyi olurdu değil mi?
 
 
 
       Özellikle İstanbul olmak üzere büyük şehirleri daha da büyük ve yaşanılmaz kılmak için kaçarız her birerlerimiz veya her birerlerimizin yakınları. Mesele ben, sen, o değil bu olguyu tanımlamak ve değiştirebilmek için neler yapılabiliri konuşmaktır.
 
 
 
       Bu olay sadece İstanbul için geçerli değil köyler ilçeye, ilçeler ile illerde büyük şehirlere insan pompalar her an. 1927'de kent nüfusu % 24, kır nüfusu % 76 iken 1997'de bu oran kentte % 65, kırda % 35 olarak gerçekleşmiştir.
 
 
 
İç göçün nedenleri
 
 
• Kırsal alanlardaki hızlı nüfus artışı
• Miras yoluyla tarım alanlarının daralması ve ailelerin geçimini karşılamaması
• Tarım alanlarının yetersiz gelmesi ve erozyonun artmasıyla toprağın verimsiz hale gelmesi
• Tarımda makineleşmenin artması ve buna bağlı olarak tarımsal işgücünün azalması
• Kırsal kesimde iş imkânlarının sınırlı olması
• Ekonomik istikrarsızlık ve sosyal problemler
• Eğitim ve sağlık hizmetlerinin yetersizliği
• iklim ve yer şekillerinin olumsuz etkileri
• Kentlerde sanayinin gelişmiş olmasından dolayı iş imkanlarının fazlalığı
• Kentlerde eğitim ve sağlık hizmetlerinin yaygınlığı
 
 
 
İç göçlerin sonuçları
 
• Ülke genelinde nüfusun dağılışında dengesizlik görülür.
• Yatırımlar dengesiz dağılır.
• Kırsal kesim yatırımlarında verimsizlik meydana gelir.
• Düzensiz kentleşme görülür. '
• Sanayi tesisleri kent içinde kalır. Kentlerde konut sıkıntısı çekilir. Kent nüfusunda aşırı artış meydana gelir.
• Alt yapı hizmetlerinde (yol, su, elektrik) yetersizlik görülür.
• Kentlerde işsiz insanların oranı artar.
 
 
 
       Bu döngü bugünün döngüsü değildir elbet ama aksini düşünmek istiyor insan. Özellikle bu tatillerde yaşanan tablolar biraz olsun açıklıyor oluşacak tabloyu. Bayramın hayrına çokları doğduğu topraklara gelmiş ve ailelerini belki anne babalarını görme, beraber yaşama imkanlarını tazelemişlerdir. Ama kısa süreliğine elbet. Zil çalınca herkes sınıfına dağılacak ve tenefüs bitecek. Doğruya tenefüs bitecek.
 
 
 
        Neden herkes derin bir ah çekerek yâd eder geçmişini? Yaşadığı o serüvenleri, düşmeleri, kovalamacaları hatta sıkıntıları bile lezzet verir anlatırken sahibine. İşte, mahallemizde, köyümüzde… Diye başlanıp ahlarla vahlarla bahsettiğimiz o yerler çok uzaklarda değildir aslında iki adımdır hatta. Ama hadi gel o hayatı tekrar yaşa veya çocuklarınla yaşa denecek olsa yokları sıralar peşi sıra. İnsan bilmece küpü, çözülmesi ise dünyanın başaramayacağı tek konudur herhalde.
 
 
 
       Yenilik sevdası mıdır bu göçlere sebep, kaçış mıdır yoksa desem bilinmezlerden. Yoksa geçim kaygısı veya zengin olma hırsımıdır insanı terk ettiren geçmişinden, anılarından. Hangi sevda veya hangi sıkıntılardır bilinmese de insan memnundur yeni halinden. Yoksa birkaç örnek duyar, birkaç istatistik ölçüt şaşırtırdı bizi…
  
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner24

banner49