Taşeron; bir işi veya işin bir kısmını gerçekleştirmek ya da işverenin sözleşmesindeki tüm yükümlülüklerini yerine getirmek amacıyla anlaşma imzalayarak üstlenen diğer yüklenicidir. İşletmenin ihtiyacı olan bu hizmeti almak üzere, bir firma ile anlaşması neticesinde bu firmaya istihdam edilen ancak esasen işletmenin hizmetinde olan işçiye de taşeron işçi denir.
Bu sözlük tanımı ile Türkiye’de yarısından fazlası Kamuda olmak üzere, bir milyonu geçen sayıları ile, ülkenin önemli bir potansiyeli olarak dikkat çekilmesi gereken konulardan biri olarak karşımızda duruyor taşeron konusu. Ağırlıklı olarak Hastane, Üniversite, Belediyeler, Karayolları, Elektrik şirketleri ve Eğitim kurumları vs gibi kurumlarda temizlik, güvenlik, inşaat benzeri birçok alanda çalışmaktadırlar.
Devlet tarafından oluşturulması nedeni tahminim, parasının hakkını vermeyen kamu personellerin yapması gerektiği işlerin aksamaması için işi yaptırmada en mantıklı çözüm olarak görülmüş olmasıdır. Ancak iki personel grubu hala bir arada çalışmaktadır. Çok şaşırtıcı şeyler duyuyorum. Aynı parkı sulayan işçilerden biri diğerinin 4 katı kadar maaş alıyorsa bu bir probleme dönüşür. Elbet işsizlikten iyidir, sigortaları çalışıyor, aile geçindiriyorlar ancak 900 lira ile bir baba için hayat zordur yav, hem de izin başta olmak üzere birçok haklarının kısıtlandığı bu insanların Allah yardımcıları olsun.
Bu durumlara sebep olan doğrudan veya dolaylı olarak yine insanımızdır belki diye düşünüyorum. Zamanında ( ki hala da devam ediyor) yüksek maaş haklarını kazanan devlet işçileri yıllarca işe gitmeden yüksek maaşlarını aldılar. Gidenlerse iş yapmamak için ellerinden geleni yaptılar. Siyaset ve çeşitli bağlarla birbirini idare eden zihniyet bir şey üretmeden tüketince açıklar oluştu elbet. Ve sonuç taşeron hayatlarla dolu bir ülke.
Zabıtalar hakkında duymuştum, ciddi bir olayda kadrolu geri duruyormuş, taşeron 1200 maaş alan dayağı yiyormuş işportacılardan veya bazı okulların kadrolu müstahdemleri, 900 lira alan işkurcular kadar iş yapmadan çalışıyormuş. Bir güvenlik görevlisi tanıyorum bin liranın altındaki maaşının tam yarısı kira ve bu arkadaş evli, taşeron. Eğitimde de durum benzeri. Öğretmen maaşının yarısından az bir ücrete çalıştırılan ücretli öğretmenler aynı işi yapıp bu farkı yaşamaları içler acısı durumlar ortaya koyuyor. Örnekler çok adaletsizlikler çok, ancak kalıcı çözümler üretmek lazım. Ancak adaletsizlik derken bir emek vermeden geçirilen gençlikleri, bir işe veya okumaya verilen emeğin sonucu ile kıyaslayamam. Bir doktor yıllarca saçını beyazlatır ve hassas bir iş yapar. Elbet maaşı yüksek olacaktır. Ancak yaşam standartları açısından herkesin geçinilebilir bir gelir düzeyinde olması zaruridir. Tam olarak adını koyamasam da çözüm güven odaklı olmalıdır. Bir insan işine ait kendini güvende hissetmeden geleceğe yönelik plan yapamaz örneğin evlenmeyi planlayamaz, bir mülk almaya yeltenemez. Huzur güvenledir.
Konu bugünün konusu değil uzun zamandır bu konuyu gündemlerinde tutan birçok kuruluş vardır. Mecliste de uzun gündemler doldurduğunu hatta torba yasa ile şartlarda iyileştirmelerin olacağını da duyuyorum. Mesai saatlerinin, ücret, izin ve kıdem tazminatı gibi konuların iyeleştirilmesi düzenlemeleri ile yeni yasa tasarısı kesinleşirse bazı şeylerin değişmesine umut olacaktır.
 Umarız taşeronlar bir an önce Statüleri netleşmiş ve kendilerini idare edebilecek güce sahip çalışanlar olarak geleceğe daha umutlu bakabilirler.
 Saygılarımla. 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner24

banner49