Zekâ "zihnin öğrenme, öğrenilenden yararlanabilme, yeni durumlara uyabilme ve yeni çözüm yolları bulabilme yeteneği " olarak tanımlanmaktadır.
 
 Bu tanıma göre, zeki insan öğrendiğini değerlendiren, yeni durumlara yeni çözümler getirebilen kişidir. Ancak başarı için tek başına zekâ yeterli değildir. Zekâ bir sermayedir doğru işletilmez ise bir gelişme göstermez aksine gittikçe erir, kaybolur. Çocukluk dönemi gerçek anlamda zekânın geliştirilebildiği ve zekâ ile bağlantılı yeteneklerin artırılabildiği çok değerli bir dönemdir. Yetişkin olduktan sonra bu tür yeteneklerin geliştirilmesi son derece zordur.
 
Önceki yıllarda zekâ ile ilgili daha çok bilişsel boyut işlenirken, artık duygusal ve duyuşsal boyuta da dikkat çekilmektedir. Kalıtımla gelen zekâ düzeyi, gelişim dönemlerinde, gerekli eğitim ve öğretimin yetersiz verilmesi, zengin uyaran içeren ortamların sunulmayışı, ebeveynlerin ilgisinin az olması, davranış hataları nedeniyle var olan kapasitenin kullanılamayışını mümkün kılabilmektedir.
 
Bu anlamda çocuklara sorumluluk vererek sorumluluk almayı öğretmek, gerekli durumlarda kendi karar vermesi için yüreklendirmek, olaylara iyimser bakmayı, toplumsal hizmetlere katılmalarını sağlamak, diğer insanlara yardım etmeyi, işbirliğinin ve dürüstlüğün önemini vurgulamak, herhangi bir sorunla karşılaştıkları zaman sorunla nasıl baş edeceklerini öğretmek, konuşma yeteneğinin gelişmesi için çocuklarıyla bol bol sohbet etmek, davranışlarıyla örnek olmak gerekir.
 
Zekânın bu şekilde etkilerle geliştiğini bilerek eğitimde öğrencileri notlarla kategorilere ayırmak sosyal anlamda bir adaletsizliktir ve sonuçları da sosyal etkilerle hissedilir.
 
Eğitimdeki bu çıkar hedefli yarış kültürü ile elde edilecek tüm kazanımları başarı olarak adlandıracaksak IQ denen bir kriterle sınıflandırılan insanlar yaşarlar ve ölürler. Ancak erdemleri kriter sayacak bir eğitim ortamı ve gelecek kaygısını hayatlarımızın merkezine yerleşirsek insanlık hep yaşar ve mutluca hem de…
 
Sınıf seviyeleri oluşturmak anayasal suç olup milli eğitim olarak ta engellenmiş olmasına karşın öğrenciler aldıkları puan doğrultusunda liselere hatta üniversitelere yerleştirilmektedir. Buda seviye okulları demek anlamına gelmektedir. Bu tezatlık maalesef ki acımasızlaştırılan bu hayatın bir yansıması olarak her halükarda uygulayıcıları yapmaktadır bizleri maalesef. Gerek eğitimci olarak gerekse veli.
 
Ancak yinede ben bu tür sınıflandırmaların ille de olacaksa mümkün oldukça geç başlamasının kişilik oluşumunda daha az olumsuz etkilere yol açacağı kanısındayım.
 
Saygılarımla… 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner24

banner49