Her insan bir roman,
 
Başkahraman kendi olan,
 
Son sayfa bazen otuz yedi bazen doksan.
 
 
 
Birkaç gün önce ulusal basında ve sosyal medyada gerçekten de üzülerek izlediğim bir video oldu. ( ki bu ara üzülmeyerek izlediğimiz paylaşımlar pek az.) Benimle yaştaş olan Mehmet Pişkin adındaki ODTÜ’lü yazılım mühendisi çok nezaketli ifadelerle kibar bir intihar videosu paylaşmıştı. Birkaç kez izledim. Yalnızlığın ürkütücü katlinden korktum.
 
 
 
Az sonra, çok az sonra kendi ifadesi ile “yaşam defterini kapatacak” olması çevresine bildirmesine rağmen bunu yapıyor olması üzüyor insanı. Beynini kemirenlerden hicret edeceğine kurban etti kendini bir garip daha, sırasını salmadan ve modern yalnızlık bir kurban daha aldı. Büyüyünce ne olacaksın derler ya küçük insanlara. Büyük laflar duyup gururlanırlar da ebeveynler, ancak büyüttüğümüz o küçük adamlarda büyümeyen bir şeyler kalıyor galiba.
 
 
 
Güneşleri parsellendi ve parıltısı çalındı ışıklarının. Omuzlarına martıları çağırırken kirli bulutlar kondu. Yağdı içine hep yağdı ve tükendi. Dar geldi bedeni bu hayata, ya da geniş kaçtı üzerinde Mehmet’in.
 
Tanımıyorum elbet ama tanıyormuşum gibi hissettim bir an. Toplum bu Mehmet Pişkinlerle dolu veya gebe bu insanlara gelecek. Çünkü donanım enflasyonu yaşatan hayatın götürdüğü organik bir şeyler var bizden. Ve organik olan hiçbir şey kalmayacak hayatımızda sonunda.
 
 
 
Tükenen bataryalar şarj olmuyor. O kadar çok sönen ışık var ki, sarıp sarmalıyor karanlıklar her bir yanımızı. Öldürmekten, tüketmekten, ezmekten haz duyanları görüp hayattan bir adım daha geri durası geliyor insanın. Midesi bulanıyor da bazen. Hicretini fiziksel olarak gerçekleştiremeyenler de içlerine akıtıyor hicretlerini ve bekliyor vadesini insanlık. Anti karamsar özdeyişler bestelese de bestekârlar gidiyor giden ardına bile bakmadan. Durmuyor biteviye hüsranlar, görebilenlerin gözlerine düşünce aklar Yakup’un gözyaşını Yusuflar paklar. Öğüttüğümüz, çiğnediğimiz, umursamadığımız tüm bu kopuşlar biterse bir gün hayat işte o zaman yeniden başlar.
 
 
 
Ne demeli gidenler için kalanlar için ne demeli? Kuşatılmış bedenleri, sıkılmış perçemleri, Eksilen IQ ları terazileyecek neyimiz kaldı? Bir imanımız vardı sonunda oda tarifsiz kaldı ve en çok inançtan bahsedenlerden kokar oldu insanlık. Tekbir nidaları ile koparıldı başlar. Rabbini bilen tertemiz yüreklerdense zannımca çok az kaldı.
 
 
 
Tüm bu karamsarlıklara, tükenişlere inat siz kopmayın hayattan. Yükseltin kalitesini hem de. Bazen bir usul gözlerinize bakın insanların, derinliklerine inin. Dertleriniz varsa da yoğunsanız da yok saymayın insanları. Dertleri ile dertlenmek sevdiklerinizin onurudur. Onurlandırın sevdiklerinizi. Çocuklarınızı, eşlerinizi arkadaşlarınızı dinleyin. Yalnızlığın kıdemi, kariyeri, ekonomisi yoktur. Kalabalıklar bile yalnızlığa engel değildir. Sahiplenin insanlığı. Gecenin sessizliğine dualarınızı katın benim mazlumum senin mazlumun demeden tüm mazlumlar için dualar edin. Organik olsun dualarımız yürekten yani. Sevginiz sıfatsız, zamirsiz olsun, insanlığa, tüm insanlığa, yani…
 
 
 
Saygılarımla… 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner24

banner49

banner48