Bugün 24 Temmuz Basın Bayramı ve Sansürün Kaldırılışının 106. Yıldönümü. Bundan tam 106 yıl önce basının üzerindeki sansürler kaldırıldı ve artık basının tamamen özgür olmasına karar verildi. Bugün Türkiye’deki basını örnek verecek olursak;  basın ne kadar özgür? Şartları göz önünde bulundurursak basının özgür olduğunu söyleyemeyiz.
Bir medya patronunun, gerçek gazeteciden önde tutulduğu bir dönemde basının özgür olduğunu söylemek mümkün mü? Veya şöyle söyleyeyim; bir gazetecinin kaderi patronunun iki dudağı arasında çıkacak kelimeye bağlıysa basının özgür olduğunu söyleyebilir miyiz? Takdir edersiniz ki söylemek mümkün değil. Bu nedenle öncelikle gazetecilerin hakkını savunacak olan sendikaların görevini iyi yapması ve gazetecilerin hakkını koruması gerekiyor. Demem o ki; güçlünün değil, haklının yanında durması gerekiyor. Aynı şekilde siyasetçiler de öyle. Siyasetçiler, gazete patronlarıyla görüşüp, gazeteciye yani çalışan personele her istediğini yazdırabileceğini düşünüyor. Bu düşüncenin, bu sistemin bozulması gerekiyor. Bağımsız ve tarafsız haberciliğin önünün açılması gerekiyor.
Şanlıurfa basınını baz alırsak; hangi gazeteci bugün belli haklara sahip? Hepsi de patronunun ağzından çıkacak kelimeye bakıyor. Gazeteci, hiçbir şekilde baskı altında tutulmamalı ki görevini layıkıyla yapabilsin. Baskı altında kalan bir gazeteci işini düzgün yapamaz ve o gazeteciden tarafsız olması da beklenemez. Şunu da söyleyeyim; gazetecilerin kendi aralarında birlik oluşturması ve patronlara karşı kendilerini savunması gerekiyor. Herkes kendi menfaatini düşünmemeli. Eğer birinin başına bir olay geldi mi diğerlerinin de bu olaydan rahatsız olması gerekiyor ve çözüm noktasında birlik oluşturması gerekiyor.
Basın diyoruz, basın bugün Türkiye’de dördüncü büyük güç, demokrasinin olmazsa olmazıdır. Yani tarafsız ve bağımsız bir gazeteciliğin olabilmesi için öncelikle sendikaların gazetecilerin hakkını koruması gerekiyor. Gazetecilerin kendi arasında birlik oluşturması ve olaylara hep birlikte çözüm bulması gerekiyor. Halkın da bu anlamda basına sahip çıkması gerekiyor. Ve belki de en önemlisi; gazetecinin kendini basitleştirmemesi gerekiyor. Gerçeklerin önü hiçbir etken tutmamalı. Gerçekte neyi görüyorsa onu yazmalı. Basın, kamuoyunun gözü kulağıdır, halkın gerçek bilgiyi almasını sağlaması gerekiyor. Bunun için de herkesin üzerine düşeni yapması gerekiyor.
 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner24

banner49

banner48